www.kriminoloji.com

 

 

SUÇLARIN ÖNLENMESİ

 

 

 

 

 

 

Dr. Mustafa Tören YÜCEL[1]

© www.kriminoloji.com 2002

 

 

 

Hedef Gruplar

 

Suçlulukla savaş ve önleme artık hükümetlerin tekelinde olmadığı gibi kolluk güçleri ile de sınırlı değildir. Özel sektör ile kolluk, baskı grupları ve vatandaşlar dışında diğer kamu kuruluşları da güvenliği sağlamakta rol oynamaktadırlar. Bu bağlamda öncelik taşıyan husus suçun olduğunca geç bir yaşta işlenmesinin sağlanması; kişilerce ilk defa işlenecek suçların ertelettirilmesidir. Bu doğrultudaki yaklaşımlarla, genç kuşağın nüfusun büyük bir yüzdesini oluşturması sonucu işlenen suç miktarı azaltılmış; suçluluk kariyeri de o ölçüde kısaltılmış veya önlenmiş olacaktır. Kriminolojik bir gerçek, ilk suç ne kadar erken yaşta işlenirse, suçluluk kariyerinde o derecede yoğunlaşma göstereceğidir. İlk defa işlenecek suçun geciktirilmesini de kapsayıcı nitelikte suçların önlenmesine ilişkin aşağıdaki iki boyutlu önleme topolojisi pragmatik bir yaklaşım sağlamaktadır:

 

 

Hedef Gruplar

Suçluluğu Önleme Evreleri

Birincil

İkincil

Üçüncül

Suçlu

1

2

3

Durum

4

5

6

Mağdur

7

8

9

 

 

Bu modele göre, suçluluğun önlenmesi makro düzeyde toplumdaki potansiyel suçlulara (örneğin sekiz yıllık eğitimde çocukların normatif bilinçlenmesi), sorunlu gençliğe (örneğin suç işleme riski yüksek mahalle, sokak ve caddelerdeki sosyal çalışmalar) ve suç işleyenlere (iyileştirme ve uyum programları) yöneltilebilir. “Suçlu” temeline dayalı bu önleme yaklaşımları 1, 2 ve 3. kategorileri içermektedir.

 

Durum temeline dayalı önleme, tüm konut ve binalardaki güvenlik tedbirlerine; kentin suç işleme oranı yüksek yörelerindeki tedbirlere ve suç haritasında (suç coğrafyasında)  tehlikeli yöre olarak beliren alanlara yöneltilebilir. Bu grupta ise 4, 5 ve 6. kategoriler yer almaktadır.

 

Mağdur içerikli önlemede, halk arasındaki potansiyel mağdurlara (örneğin halka standart güvenlik tedbirleri hakkında öğüt verme), yüksek risk gruplarına (örneğin banka veznedarları ile mutemetler) ve gerçek suç mağdurlarına (örneğin mağdurlara mali destek ve psikolojik danışmanlık hizmeti vermek) yöneltilebilir. Mağduru esas alan bu önleme 7, 8 ve 9. kategorileri kapsamaktadır.

 

Bu modelde yer alan dokuz kategorideki önleyici nitelikte tedbir ve proje örneklerine aşağıda yer verilmiştir.

 

 

Suç Sorunu Gelişim Evreleri

Hedef Gruplar

Birinci

İkinci

Üçüncü

Suçlu

* Sorumlu ebeveynlik

* Yurttaşlık görevlerin

de bilinçlenme (okulda rehberlik)

* Okuldan kaçmayı önleme

* İçki-uyuşturucu madde kullanımı kampanyaları

* Sokak çalışmaları

* Gençlik merkezleri

* Eğitim/çalışma

* Koruyucu aile

* Aile danışmanlık hizmetleri

* İslah ve uyum sağlama

* Eğitim/çalışma

Durum

* Suçun işlenmesini (hedefleri) zorlaştırma

* Işıklandırma

* Suç yörelerinin yeniden tasarımı

* Özel güvenlik görevlisi kullanımı

* Tehlikeli yöreleri belirleme

* Fuhuş, uyuştururcu ticaretinin yoğun olduğu semtler

Mağdur

* Bilgilendirme kampanyaları

* Çocuklara yönelik öğütler

* VIP koruması

* Komşuların ilgilenmesi

* Mahalle bilinci ve dayanışması

* Devletçe tazminat verilmesi

* Barınak sağlanması

* Mağdura destek

* Cinsel saldırıya uğrayanlara yardım merkezleri

 

               

Sorumluluk

 

Suçluluğu önleme, tek bir Bakanlık yerine tüm toplumun amacı ve aktivitesi olarak algılanmalıdır: Ticaret (örneğin dükkanlardan hırsızlık), endüstri (örneğin araba modeli-tasarımı), toplumsal (örneğin komşuların birbirini kollaması-yoklaması), bireysel (ebeveynlerin iyi anne-babalık yapması, ahlaki gelişmeye ağırlık vermeleri). Bu anlayış, suçları kontrol görevinin (suça tepki göstererek), mahkemeler ve genelde ceza adaleti sistemindeki uzman personelin alanı olarak vurgulayan klasik anlayıştan esaslı ölçüde de sapmayı gerektirmektedir. Kuşkusuz, sorunları ve sorumluluğu başkasına devretmek (yol ve kanalizasyon hizmetlerinin vergi gelirleri ile finanse edilerek üstesinden gelinmesini beklemek gibi) daha kolaydır. Önlemenin değerine getirilmek istenen yeni anlayış, pekte rahatlatıcı değildir. Bu anlayış suçların kontrolünde hepimizin (anne-baba, tüketici, vatandaş, işçi olarak) katkı ve rolünü gündeme getirmekte; doktorun hastasından iyileşmesi için yazılan ilaçları kullanmasını beklemesi kadar ceza adaleti kurumları da  fazlaca kamu  güvenliği için toplumun sorumluluk almasını beklemektedir. Bir doktor hastasındaki enfeksiyonu onun yardımı olmaksızın tedavi edemeyeceği gibi anılan kurumlarda, mağdur olan toplumun yardımı olmaksızın güvenlik üzerinde etkili olamayacaktır.

 

Özellikle, kentlerin sorun yoğunluklu yörelerindeki çocukların suça yönelmelerini önlemek bakımından anne- babaların şu hususlar hakkındaki ilgisi önemlidir:

 

·       Çocuklarının birlikte oldukları arkadaşlarının kimler olduğu ile birlikte olduklarında neler yaptıkları bilinmeli; ve bu bağlamdaki izlemenin  gerektiğinde çocukların davranışını düzeltebilme olanağı sağlayabileceği unutulmamalı;

 

·       Çocuklara öğrenimleri sırasında ihtiyaç duydukları her türlü destek verilmelidir.

 

 

Önleme İmajı

 

Araştırmaların ortaya koyduğu basit mesaj, fırsatların giderilmesi ölçüsünde suçların azaltılacağı doğrultusundadır. Kuşkusuz, bu sadeliğin sınırları ve sakıncaları vardır. Bu şekildeki önleme yaklaşımının, kilit, zincir ve demirden biraz daha fazlasını ifade ettiği ve yorumlandığı görülmekte ise de, gerçek hiç de böyle değildir. Bu sınırlı algılamayla yetinmek bazılarını, önleme etkinliğinin kapsamı ve genişliğini takdir ve değerlendirmede başarısızlığa yöneltmiş ve önlemenin, ev tahsisleri siyaseti, ebeveyn gözetimi, gayri resmi sosyal kontrol mekanizmaları ve suça alternatif davranış sağlayıcı olanaklar gibi alanlarda gelişmesini yavaşlatmıştır. Bu faaliyetlerin tümü, illegal davranış için fırsatları gidermeye veya kabul görür alternatifler sağlamaya hizmet eder niteliktedir. Yalnız geniş anlamdaki bu önleme kavramının bizatihi kendisi girift olmazsa da, kamuoyuna takdimi, tartışılması ve benimsenmesi zorlu olabilir. Bunun sonucu olarak, dar ve sınırlı anlamdaki önleme imajı halen egemenliğini sürdürmektedir.

 

İkinci bir sorunda “önleme” kelimesinin olumsuz (negatif) ve sınırlayıcı etkinliği telkin etmesi; suça yönelik olan ve önlenmesi ihtiyacı duyulan bir “istidada” yönelmeyi öngörmesidir. Bu sorundan bir çıkış yolu bulmak zor ise de, halk sağlığı konusuna yapılacak yararlı bir kıyas söz konusu edilebilir. Halk sağlığı alanında egemen olan mesaj, hastalıkların önlenmesinden iyi sağlığın geliştirilmesine doğru kaymıştır. Bu paralelde “sağlıklı ve düzenli bir toplum” için uğraş verilmeli; sınırlayıcı değil iyiye, doğruya yöneltici bir tablonun çağdaş unsurlarıyla gerçekleştirilmesine çalışılmalıdır[2].

 

 

Modeller

 

Kolluğun toplumsal rol, işlev ve davranışının ne türden gösterge ve modele göre değerlendirildiği, bunlara ilişkin toplum katındaki artı ve eksilerin nasıl oluştuğu, üzerinde önemle durulması gereken konulardır. Bu bağlamda, hiç bir model referansı ve amaç işlev söz konusu değilse, ulusal bir model oluşturmak için parametreler arasında merkeziyetçi/yerellik arasında bir seçimin irdelenmesi yanında tepkisel klinik temelli polis modeli yanında sorun temelli-suç analizine dayalı epidemiolojik model seçiminde ve bunları normatif bir temele oturtturmak gereği üzerinde durulması zorunludur.

 

Çağın gereği input, merkezi işlemci, output, kontrol ve feedback evrelerini içeren kolluk sistemi, diğer sistemlerle birlikte toplum merkezli yörüngelerdeki uydulardan biridir[3].  Kuşkusuz, polis, halk; halk da polistir. Her vatandaşın yükümlü olduğu doğal görevi polisin aylık alarak yapması-vatandaşın bu konuda yardımcı olması; ve halkın işbirliği kamu düzeninin korunmasında “olmazsa olmaz” türünden bir ön koşuldur.

 

Polis, hiç kuşkusuz, bugünkünden daha fazla amaç oryantasyonlu bir örgütlenme çerçevesinde “suçların önlenmesi” amacına doğru tüm çabalarını kanalize etmelidir. Bu merkezi amaca yönelik diğer amaçlar zaman zaman değerlendirilmeli ve gerektiğinde yeniden tanımlanmalıdır. Zamanın moda takısı olan yeniden’in bu kadar yerinde kullanıldığı bir alan düşünülemez.

 

Polisin, ihbar, şikayet veya alarm üzerine olaylar üstüne gitmesi tepkisel bir yaklaşım; tıbbi anlatımla klinik veya olay temelli yaklaşımdır. Bu görünümü ile hep “bad men”lerle, kötü insanlarla uğraşmak durumundadır. Metaforik bir benzetme ile tırmıkla yaprakların temizlenmesi sürecinde nasıl ki yaprakların tümden temizlenemediği / tabiat ananın kendini yenilemesinde olduğu gibi klinik tepkisel polis yaklaşımı da farklı sonuç doğurmayacaktır. Modern akılcı yaklaşım, olayların altında yatan nedenler veya sosyal muhtevanın analiz ve anlaşılmasını içermeyen kolluk hizmetlerinin etkisiz ve verimsiz olacağı merkezindedir [4].

 

Geleneksel tepkisel yaklaşımda kollukça şunlar yapılmaktadır:

 

·            Vatandaşlarca bildirilen bireysel olaylara karşı tepki gösterilmesi,

·            Mağdur, tanık ve sanıklardan bilgi toplanması,

·            Soruşturmanın başlatılması,

·            Olaylar hakkında toplanan istatistik bilgilerin değerlendirilmesi ve etkinliğinin ölçülmesidir.

 

Alternatif veya tamamlayıcı nitelikteki çalışma yaklaşımı ise, yukarda değinildiği gibi, sorun temelli veya suç analiz modeli olarak adlandırılabilir. Bu yaklaşım modelinde, polis örgütü aktif olarak sorunların kaynağına inmekte ve sorunların özü, nedeni ve büyüklüğünü tespite çalışmaktadır-epidemiolojik yaklaşım. Kuşkusuz, sorunlar soyut olarak ele alınmak yerine belli bir mahalle, semt veya yöreye özgü olarak belirlenmekte; ve bu tür yaklaşım kolluk hizmetleri için bir planlama modeli olmaktadır. Bu model ise, bir felsefe veya özel bir taktik olmak yerine yerel sorunları hedeflemek; suç ve suç korkusunu azaltmak üzere görevli polislerin o yörede uzun süre görev yapmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, polisle işbirliğinde bulunan yöre insanlarının sağlanan güven ortamında iki yönlü bilgi akışı geliştirilerek halk, polisin gözü ve kulağı olabilmekte ve böylece halkla işbirliği, bir amaç olmak yerine bir yan ürün olarak doğal bir şekilde gelişmektedir. Bu ilişkiler sonucu halkın, polisin örgütsel öncelikleri ve siyasetlerinin belirlenmesine katkısı olabilecek; böylece polis örgütü yalnızca suçluların değil seçkin kişilerin de uğrak yeri olacaktır.

 

Hiç kuşkusuz, kolluğun tahsis edilen kaynaklar ile normalin üstündeki suç olgusuna  karşı marjinallik ötesinde bir etkisi düşünülemez. Bu husus daha geniş kapsamlı ele alınarak; suç kontrolüne, özellikle toplumsal yapıların, ilişkilerin ve değerlerin öz ve niteliğindeki güçlerle yaklaşılmalıdır.

 

Anılan çerçevede; toplumsal yaşam-kolluk ilişkilerinde ister istemez beliren saydamlık karşısında bireysel veya toplumsal olaylar karşısında gösterilen fazlaca tepki kadar yetersiz tepkide eleştirilmektedir. Polis sözü edilen konumda çok hassas bir çizgide işlev görmektedir. Bu çizgi genelde kolluk hizmetleri için de geçerliliğini korumakta; polis uygarlık ve anarşi ikilemi ile baş edebilme sorumluluğu gibi oldukça önemli bir rolü üstlenmiş bulunmaktadır.

 

Kuşkusuz, konuya yöresel/küçük birimler ölçeğinde yaklaşılması sonucu toplumsal dayanışma Osmanlılarda olduğu gibi daha güçlenecek; “mahalle namusu” gibi kavramlar yeniden oluşmaya başlayacak; herkes herkesin gönüllü bekçisi olacaktır. Belki de bu anlamda mandallı sokak kapılarının bazı yörelerde varlığını sürdürmesi sevindiricidir.

 

Varılan sonuç, toplumdaki her mahallenin, insan gibi bir yaşam öyküsüne sahip olduğu; bazılarının hasta ve sorunlu, bazılarının ise sağlıklı ve gürbüz yapılar olduğudur. Bu anlamda suç olgusunun endeks değeri[5], kuşkusuz, toplum sağlığını belirlemede en önemli göstergelerden biridir.  Kuşkusuz, “iyi yönetilen bir devlette cezalar (suçlular) azdır” (J.J. Rousseau).

 

Kolluk hizmetinde sorun analizi için öngörülecek süreçteki evreleri ise aşağıda gösterildiği şekilde sıralamak mümkündür. Bunlar,

 

·            Sorunların belirlenmesi,

·            Anketlerle bilgi derlenmesi ve kritiği[6],

·            Vatandaşlar ile multi-disiplinler nitelik oluşturacak biçimde kuruluşların katılımları ile bir eylem planı oluşturulması,

·            Eylem planı icraya konulduğunda etkilerinin değerlendirilmesi,

·            Bu değerlendirme sonucunda gerekirse sorunun yeniden belirlenmesi,

·            Ve eylem planının yeniden formüle edilmesidir.

 

İşte yukarda irdelediğimiz suçluluğun önlenmesinde etkili olabileceği varsayımı ile oluşturulan tedbir ve projeleri içeren stratejileri, hipotezleri ile hipoteze ilişkin çeşitli ülkelerde yapılan araştırma sonuçlarını sergilemekte yarar görülmüştür. Bu stratejiler katalogu, bir uçta “fazlaca polisin az suç anlamına gelmesinden” başlayıp “sorunlara odaklanmış polis”e doğru geniş bir yelpaze oluşturmaktadır[7].

 

 

Strateji

Hipotez

Hipoteze İlişkin Araştırma Sonuçları

1. Polis sayısının artırılması

Kentteki görevli fazla olduğunda, az suç görü lecektir.

Sayısalın tümden etkisi belirgin değil[8]

2. Random devriye

Kentteki devriyenin daha fazla random olması halinde polisin varlığı fazlaca algılanacağından halka açık yerlerde suçu önleyicidir.

Etkili değil

3. Polisin gözetim altına alma yetkisinin artırılması

Rapor edilen veya meşhut suçlarda polisin fazlaca gözetim altına alması sonucu işlenecek suç azalacaktır.

Aile içi şiddette etkili olurken çocuklar için aksi tesir yaptığı

4. Polisin genelde toplum içinde olması

Polisle vatandaşlar arasında sayısal açıdan fazlaca, nitelik açısından daha iyi temaslar sonucu daha az suç görülecektir.

Japonya dışında halk katında polisin meşruluğunu artırmak ötesinde genel bir etkisi olmadığı

5. Çocuklarla gayri resmi temas

Polisle çocuk/gençlik arasında informal temaslar suç işleyecekleri fikirlerinden caydıracaktır.

Genelde etkili değil

6. Acil çağrılara hızla yanıt verilmesi 

Polis olay mahalline ne kadar kısa sürede gelirse, işlenen suç az olacaktır.

Kanıtlar değişik-Japonya ve ABD’de etkisi olduğu belirtilirken İngiltere’de mesken hırsızlıklarının ortaya çıkarılmasında marjinal etkisi bulunduğu

7. Profili yüksek suç ve suçluların hedeflenmesi

Riski yüksek suç/suçlara özgü polisin gözetim altına alma oranı yükseldikçe, ciddi suçlar kadar şiddet suçları oranı azalacaktır.

Hedef olarak mükerrir suçlulardaki etkisi kayda değer ise de, uyuşturucu madde pazarını hedeflemedeki etkinin az olduğu

8. Belirlenmiş devriye hizmeti

Suçluluk faaliyetine özgü“sıcak mekanlar” ile “sıcak saatler” için verilen devriye hizmeti nedeniyle o mekan ve saatlerde az suç işlenecektir.

ABD’deki kanıta göre mahalli sorunlarla başetmede etkili bir strateji oluşturduğu

9.Mükerrir mağdurların hedeflenmesi

Mağdurların yeniden mağdur olması önlenerek suç azaltılabilir.

Belli suç türleri için etkisi olabileceği

10.Kurumlar arası işbirliği

Suçlulukla mücadelede ulusal çabayı sergilemek üzere polis diğer kurumlarla ve özellikle mahalli idarelerle işbirliği içinde veya suçlara ilişkin bilgi temin ederek suçu önleyebilir.

İngiltere’de bunun polis için oldukça yararlı bir çalışma yöntemi olduğu

11. Sorun merkezli polis

Polis ortaya çıkan suçların özel dokusunu belirleyerek altında yatan toplumsal sorunları analiz edebildiğinde suçluluk sayısını azaltıcı nitelikte çözümlere ulaşabilecektir.

Bu rasyonel yaklaşımın temel vasfının ufak çapta test edildiği, geniş kapsamda suç üzerindeki etkisinin ise henüz değerlendirilmediği.

 

 

 

Genelde, suçluluğun önlenmesi yaklaşımları, tabiatı, derecesi, kapsamı, zaman dilimi ve parasal değeri bakımından değişiklik göstermektedir. Etkilerini değerlendirmek kolay olmasa da, eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal adaletin artan ölçüde gerçekleştirilmesi, suçluluğu önlemede kritik derecede önemlidir. Suç ve suçluluğun önlenmesinde etkisi olan ve birbiriyle bağlantılı olan sorunlardan fakirlik, işsizlik ve sosyal çözülme, bireysel ve toplumsal güvenlik ile korkudan özgür olmayı içeren insanca yaşamın öğeleridir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DİPNOTLAR:



[1] Bu yazı Sayın Dr. Mustafa T. Yücel’in “Kriminoloji” kitabından tanıtım amacıyla alınmıştır. (Dr. Mustafa T. Yücel, Kriminoloji, Ankara, 2003, 1.Baskı, s.115 vd.) Amacımız suç konusunda çıkan kitaplardan, dergilerden, yazılardan sizleri haberdar etmek; bilgi evrenine ve Türk kriminolojisine (suç bilimine) katkıda bulunmak ve topluma faydalı olmaktır. Daha detaylı bilgi için ilgili kitaba başvurmanızı özellikle tavsiye ederiz.

[2] S.Yener. A.B.D.de Federal ve Eyalet Düzeyinde Sosyal Hizmet Programları, DPT (Mayıs1996) ss. 55-57; United Nations Guideliness for the Prevention of Juvenile Delinquency (The Riyadh Guideliness), adopted by the General  Assembly on 14 December 1990 (Resolution 45/112)-Çocuk Suçluluğunun Önlenmesi Hakkındaki Birleşmiş Milletler Rehberi, çocukların hukukla ihtilafa girme öncesindeki evreyi kapsamaktadır; Ö.Çatmut  & A.Çakmut “Karayolları Trafik Kanunu’na göre Trafik Suçu Kavramı, Trafik Kazalarının Nedenleri ve Önlenmesi Yolları”  İst., Barosu Dergisi C. 75, Sayı.4-5-6, 2001 ss.509-528;S. Dönmezer.” Birleşmiş Milletler Etkin Suç Önlenmesi-Yeni Gelişmelere Ayak Uydurmak”  Mala Karşı İşlenen Suçlarla MücadeleSemineri (24 Mayıs 2000) Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı İst. Yayın no.8,ss.127-136.

[3] C.Phillips, D.Brown. Entry into the criminal justice system: a survey of police arrests and their outcomes (Home Office Research Study No.185) London, 1998

[4] D.Brown. The Police Complaints Procedure: A Survey of Complaints’ Views (Home Office Research Study No.93) London, 1987, pp. 37-45.

[5] T.Sellin, M.E.Wolfgang. The Measurement of Delinquency, New York, 1964.

[6] Her yıl yapılmaya başlanan İngiliz Suç Anketi (BCS) İngiltere ve Galler’deki meskenlerde yaşayan yetişkinlerden (adults) seçilenler üzerinde uygulanmaktadır. 2001/2002 anketinde seçilen denek sayısı 32.797 idi.

[7] C.Nuttal. Reducing offending: an assessment of research evidence on ways of dealing with offending behavior, (Home Office Research No.187) London, 1998 pp. 65-66; Councıl of Europe. The Prevention of Drug Dependence, Strasbourg, 1982; UNSDRI. Combatting Drug Abuse and  Related Crime, Rome, 1984; Council of Europe. Prevention of juvenile Delinquency: The Role of Institutions of Socialisation in a  Changing Society, Strasbourg, 1982.

[8] Kentlerimiz güvensiz hale geldiğinde, daha fazla sayıda polis çalıştırıp, daha fazla sayıda cezaevi inşa edilmektedir.  “Daha fazla” ise sorunu çözememiştir. Asıl sorun polis sayısına değil, güvenliğe odaklanmalıdır.  Nitekim, bu konuda şu yeni yaklaşımlara tanık olunmaktadır:

(1) Kolluk ve güvenliğin meta olarak satışına tanık olunduğu üzere özel sektörün güvenlik alanına artan ölçüde katılımı ; (2) Suçun özel bir açıklama gerektiren ahlaki bir sapkınlıktan çok riski (suçlu ve potansiyel mağdur tarafından) hesaplanacak bir olgu ve kaçınılması gerekli bir kaza olarak algılanması; (3) “Arz” tarafına özgü siyasetin bir öğesi olarak insanların günlük yaşamındaki adetlerinin değiştirilmesini araştırmak; (4) Vatandaşların işlenen suçlara karşı (suç önleme için girişilen kampanyalar, komşuluk/mahalle bilinci oluşturulması, ve gönüllü mahalle bekçileri) kendilerini sorumlu sayması ve (5) Ceza adaleti sisteminde yer alan kurumların, suçun azaltılmasına ilişkisi olmayan türde performance ölçümleriyle irdelenmesi ahlakının yaratılması.

 

 

 

© www.kriminoloji.com 2002

 

Ana sayfa