www.kriminoloji.com

 

 

TOPLUMUN SUÇU: SUÇA İTİLEN GENÇLER

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU[1]

© www.kriminoloji.com 2002-2005

 

 

 

SUÇA İTİLME NEDENLERİ

Çocukları ve gençleri suça iten nedenler bugün çok iyi biliniyor. Batı toplumlarında çocuk suçluluğu sanayileşme ile orantılı olarak artış göstermiştir. Hiç kuşkusuz sanayileşme hızlı ve düzensiz kentleşmeyi birlikte getirir. Onun ürünü olarak işsizlik, gelir dağılımında eşitsizlikler, geleneklerin sarsılması, özellikle çocuk ve genç nüfusun artışı suç eğilim yaratır. Örneğin, ülkemiz nüfusunun yüzde 42’sini 15 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Oysa Avrupa ülkelerinde nüfusun ancak yüzde 20’si 15 yaşından küçükler oluşturur. Buna karşılık gelişmiş ülkelerde çocuk ve gençler arasında suçluluk oranı, nüfus artışından daha hızlı yükselmektedir.

Yukarıda sayılan toplumsal etkenlerin ailelerde ve bireylerde yarattığı doyumsuzluklar, umutsuzluklar ve çaresizlik duyguları, suça yatkınlık yaratmaktadır. Ayrıca köyden kente göçen ailelerdeki uyum güçlükleri, güç koşullarda verilen yaşam savaşı da çocuklar üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Kısa yoldan hakkını almak, “vurgunu vurmak, köşeyi dönmek” gibi sözler, namusuyla çalışıp geçinme olanağı bulunmayan bir ortamda türerler. Yoksul da olsa köyde yaşayan gençleri dizginleyen, yoldan sapmalarını önleyen başka etkenler vardır: İnsan davranışını düzenleyen belirgin gelenekler ve töreler, güçlü komşuluk ilişkileri, akrabalar arası dayanışma ve yazgısına boyun eğme alışkanlığı. Oysa kentlerde insan ilişkileri gevşemiştir ve çıkarlarını gözetme dürtüsü geleneksel değer yargılarının önüne geçmiştir. Bu nedenle büyük kentlerdeki yoksul kesim daha umutsuz, daha desteksiz ve daha öfkelidir. Varlık ve bolluk ortasında kendi haline şükredemez. Kentteki yoksulun bu ruhsal durumu onu yasadışı yollarla itebilir.

Kente göçen aile dayanıksızdır ve tek başınadır. Yabancı bir ortamda kök salmak, baş döndürücü değişmelere ayak uydurmak zorundadır. Yoksul bir aile bu değişmelere birden ayak uyduramaz; bocalayabilir, yoldan çıkabilir. Köy toplumunda edinilen beceriler kentte işe yaramadığı gibi, değer yargıları ve deneyimler de yol gösterici değildir. Babanın bu ortamda kendi çocuklarına örnek olması ya da kılavuzluk etmesi olanaksızdır. Yoksul bir aile çocuğunun, tüm bu engellemeleri aşması ve yolunu bulması kolay değildir.

 

 

 

 

 

 

DİPNOTLAR:

 

 



[1] Bu yazı Sayın Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun bu yazısı, Özgür Yayınları’ndan çıkan, Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, kitabından tanıtım amacıyla alınmıştır. (Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu, Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, Özgür Yayınları, İstanbul, 2000, 6. baskı, s.212 vd.) Amacımız suç konusunda çıkan kitaplardan, dergilerden, yazılardan sizleri haberdar etmek; bilgi evrenine ve Türk kriminolojisine (suç bilimine) katkıda bulunmak ve topluma faydalı olmaktır. Daha detaylı bilgi için ilgili kitaba başvurmanızı özellikle tavsiye ederiz. www.ozguryayinlari.com 

 

 

 

 

© www.kriminoloji.com 2002

 

 

Ana sayfa