www.kriminoloji.com
CİNSEL SUÇLAR
(Sexual Crimes)
Dr.
Mustafa Tören YÜCEL[1]
© www.kriminoloji.com 2002
Görülen
odur ki, cinsel suçlular aşırı bir cinsel arzuya da sahip değildir. Bu kişiler
kısmen veya tümden bir iktidarsızlık içerisinde olup, bazıları, eşleri ile de
cinsel ilişki kurmağa muktedir değildir.
Gerçek tehlikeli suçlular, saldırgan
ve tahripkar bir yaşam sürdüren kişilerdir ve bunların işlediği suç türü ne
olursa olsun, kolluk ve mahkemelerin bu kişiler hakkında çok dikkatli olması
gerekir. Kolluk ve mahkemelerin üzerine eğileceği kişiler arasında yer alan
diğer bir grup ise, geri zekalılardır. Bu kişiler toplumun cinsel konudaki
yasaklarını yanlış anladığı ya da benimseyemediği için, röntgenci,
ekzibisyonist ile çocuklara karşı suç işleyenler arasındaki oranları yüksektir. Geri zekalı bir ekzibisyonist,
kendini teşhir ederek kadının arzusunu uyandırıp, onunla cinsel ilişkide
bulunabileceğine inanmaktadır. Bu suçlular yüksek risk taşıdıklarından ayrı bir
grup olarak aşağıda irdelenmektedir.
Cinsel suçluların işledikleri cinsel suç türüne göre risk
derecelendirilmesi yapıldığında şu tablo ortaya çıkmaktadır:
·
Cinsel saldırıda bulunanlar,
·
Pedofilikler, ve
·
Ensest[2] suçunu
işleyenler.
Bu bağlamda, yetişkin kadın mağdurlara karşı güç gösterisinde
bulunan ve müessir fiil suçunu da işleyen cinsel suçluların, mağdur
karakteristiğine bağlı olarak, tekerrür olasılığının yüksek olduğu
unutulmamalıdır.
Mağdurlarıyla entim
ilişkileri olmayan cinsel suçlular ile eşleri, eski eşleri veya kız
arkadaşlarına karşı işledikleri müessir fiil suçundan hükümlü olanların
karşılaştırmasında; ikinci gruptakilere nefret egemen olurken birinciler cinsel
arzu ve güç açlığıyla motive olmaktadırlar.
Cinsel suçlular, tipik olarak,
kendilerinin suç döngülerine ilişkin niçinler ve zamanlamaları hakkında çok az
bir iç görüye (insight) sahiptirler.
Ve kendileri ekseriya eylemlerini itirafa ve kabule yanaşmazlar. Bir
banka soyguncusu ise, suçu niçin işlediğini bilir ve suçu inkar etmeye de
çalışmaz.
Tecavüz olgusu ve atmosferi mağdur için
genelde korkunç bir tablo sergilemekte; hatta kimi zaman bu olgu mağdura sanki
cinayetle eşdeğer bir olay gibi gelmektedir. Nitekim, fahişeler bile sokakta
saldırıya uğradıklarında bunu kolay kabul edememektedir. Anılan sebeple, tecavüz olayının mağdurlar üzerinde bıraktığı
ciddi ve uzun süreli ruhsal tahribat göz önüne alınarak, ceza adaletinin her evresinde travmayı yeniden
yaşamak zorunda kalmamaları için
kendilerine gereken psikolojik anlayış ve titizlikle yaklaşılmalı ve örneğin
tecavüze uğrayan kadın mağdurla görüşmenin, kadın polislerce yapılması
sağlanmalıdır[3].
Nitekim,
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin “Çocuklar ve Genç Yetişkinlerin Cinsel
İstismarı, Pornografi, Fuhuş ve Trafiğine ilişkin R(91) 11 sayılı Tavsiye
Kararının “(d) Ceza Hukuku ve Ceza Usulü” bölümünde;
“12. Süreç boyunca sanıkların
hakları göz önüne alınırken çocukların ve genç yetişkinlerin menfaatleri ve
hakları güvence altına alınmalı;
13. Adli ve idari
süreçlerdeki kayıtların gizliliği ve cinsel istismar mağduru çocuk ve genç
yetişkinlerin kişilik haklarının, özellikle kimliklerinin bilinmesine yöneltici
bilgilerin açıklanmasından kaçınılarak korunması;
14. Cinsel istismar
mağdurları veya tanık çocukların duruşmalarında, travmatik etkileri azaltmak ve
onurlarına saygınlık içerisinde ifadelerinin inanırlığını artırmak üzere özel koşullarda dinlenilmesi” sağlık
verilmektedir.”
Genel suçlu nüfusu için geçerli olan
risk/ihtiyaç faktörleri cinsel suçlular için de geçerlidir. Cinsel suçlulara
özgü önleme stratejisi bağlamında ise, cinsel tercihleri belirleyen ihtiyaçlar
ve cinsel suç özgeçmişi hakkında yapılacak değerlendirmeler önemli olup,
böylelikle suçluların toplumsal gözetiminin sağlanması mümkün olabilecektir. Bu
bağlamda, cinsel terslik sorunu, dolaylı veya dolaysız ifade edilen ve cinsel
içeriği olan bir semptomun ne zaman ve ne kadarının, tüm yaşam düzenine
ilintisi nedeniyle, kişinin ve/ya sosyal çevresinin refahı için azaltılması
veya giderilmesi gerektiğinin saptanmasına indirgenebilir. Bu saptama sonrası
amaç "libido"yu ehlileştirmek olmalıdır[4].
DİPNOTLAR:
[1] Dr. Mustafa
T. Yücel’in bu yazısı kendisine ait “Kriminoloji” kitabından alınmıştır.
1.bası, Ankara, 2003, s. 69, vd.
[2] Latince in-centus
birleşiminden kaynaklanan “lekelemek-kirletmek” anlamına gelen, baba-kız, dede-torun,
amca-yeğen, kardeş-kardeş vb. gibi aralarında çok yakın kan bağı olan aile
bireyleri arasında yaşanan cinsel ilişki olarak tanımlanan “ensest” olgusu
çocuklara yönelik cinsel suçlar arasında önemli bir yüzdeyi ( %19 ila %50)
yansıtmaktadır. Bk.Y. Işıktaç.”Ensest ve Hukuka Yansıması” İstanbul Barosu Çocuk Hakları Günleri (17-18
Kasım 1995) Hakimevi İstanbul s.100.
[3] Ayrıca Bk. Home Office. Concerns About Rape (
Research Study no. 106 ) London, 1989; 1991-1992 yıllarında Adli Tıp Kurumu'na
gelen 578 (% 65 ) fiili livata, 309 ( % 35) vajinal yoldan ırza geçme olgusu
hakkında inceleme için Bk. M.F. Yavuz ve H. Öz. "Çocuklara Yönelik Cinsel
Suçlar" 7. Ulusal Adli Tıp
Günleri Poster Sunuları, İst.
1994, ss.48-61. (357-364); ırza geçilme veya fiili livataya maruz kalmanın
kötülüğünü algılama için Bk. 7
Ulusal Adli Tıp Günleri Paneller,
İst. 1994, ss. 48-61. M.T.Yücel. Adalet
Psikolojisi, Ank., 1999, ss. 55 -
63.