www.kriminoloji.com
CEZA ADALET SİSTEMİNİN ETKİNLİĞİ
(ARAŞTIRMA)
Ord.Prof.Dr. Sulhi DÖNMEZER
Prof.Dr. Feridun YENİSEY**
©
www.kriminoloji.com 2002
İKİNCİ
KISIM
TÜRK CEZA ADALET
SİSTEMİNİN PROFİLİ
Türk Ceza Adalet Sisteminin şimdi sunacağımız
bu profili hazırlanırken, resmi kaynaklar(15) ile bizzat yaptığımız inceleme ve
temaslardan yararlanılmıştır.
Resmi kaynaklardan elde edilen rakamlar
ortalamalardır (mean). Bu nedenle rakamlar düşük ve ülkemizde ceza adalet
sisteminin işlemesinde herhangi bir gecikme olmadığı izlenimi ortaya
çıkmaktadır. Oysa karar tipleri arasında, fazla bir çalışmayı gerektirmeyen ve
çok büyük sayıda, meselâ ön ödeme, ceza kararnamesi gibi uygulamalar vardır.
Bunların ortalama hesabına alınması rakamı düşürmekte ve yanlış sonuçlara
ulaşılmasına ve izlenimlere neden olmaktadır. Bu itibarla ceza adalet
sisteminin işleyişine ilişkin istatistik bilgiler sunulurken ortalamayı (mean)
vermekle beraber, en ziyade tekerrür eden süreye ait rakamları da (mode)
vermelidir; Esas bilgiyi sağlayacak olan bu rakamdır. Bazen de sıralamada
ortadaki rakamı (median) kullanmakta fayda vardır.
Ceza Adalet Sisteminin Yapısı
74. Bu araştırmanın birinci kısmında, altı bölüm halinde, uygar
dünyada geçerli ceza adalet sistemlerinin başta işlevlerini yerine getiren
yapısal unsurlardan oluştuğunu açıklamıştık.(16) Bu işlevler, araştırma,
soruşturma, iddia, yargılama ve hüküm, kanunyolları, infaz ve müdaafaadan
ibarettir. Bunların, enterkonnekte bir sistem içinde değişik aktörler tarafından
yerine getirildiklerini açıklamıştık.
Bu tesbitler Türk Ceza Adalet Sistemi
bakımından da tümüyle geçerlidir. Sistem içinde araştırma fonksiyonunu, esasta
polis ve jandarmadan oluşan kolluk yerine getirmektedir. Esasta iddia
fonksiyonunu yerine getirmekle birlikte, kolluğun açık bıraktığı hususlarda
veya yetersiz araştırma yaptığı hallerde aynı zamanda araştırma, soruşturma ve
iddia fonksiyonu savcılıkta birleşmektedir.
Yargılama ise Anayasaya ve Hâkimler
Savcılar Kanunu hükümlerine göre atanan hâkimler tarafından mahkemeler ve
hâkimlikler eli ile yapılmaktadır. Verilen hükümlerin kesinleşmesi bakımından,
kanunyolu olarak esas görev bugün için Yargıtay’ındır. Ancak “üst mahkeme
kanunyolu”nun açılması doğrultusunda çalışılmaktadır.
Bu girişten sonra aşağıdaki bahislerde söz
konusu işlevleri yerine getiren aktörler ve etkinlikleri hakkında bilgi
verilecektir.
Araştırma İşlevi: Kolluk
75. Ülkemizde işlenen suçları takiple görevli “kolluk” esas
itibariyle, polis ve jandarmadan oluşmaktadır.(17) Türkiye’deki kolluk
teşkilâtı, genel kolluk olan polis, jandarma ve bekçi ile, özel kolluk
birimlerinden oluşur. Ayrıca kolluk yetkileri ile donatılmış kamu görevlileri
vardır. Kolluk, kamu düzenini ve güvenliğini kollama, koruma, suç ve suçluları
bulmak ile görevli ve gerektiğinde zor kullanma yetkisine sahip olan ve
kanunlarla verilen yetkiler çerçevesinde görev yapan bir devlet kuruluşudur.
Başka bir deyişle kolluk, emniyet ve asayişi sağlayan, kanun ve nizamın verdiği
görevleri yapan, yetkiler kullanan icra ve inzibat kuvvetidir.
‘Genel Kolluk’, genel emniyet ve asayişi,
kamu düzenini, genel ahlâkı, iç güvenliği, huzur ve sükûnu sağlamak ve
korumakla görevli silâhlı bir kuvvet olan polis ve jandarmayı ifade eder. ‘Özel
Kolluk’ ise, genel kolluk dışında kalan kolluk kuvvetleridir (ETK 3/1).
Jandarma ile özel kolluk kuvvetlerinin kendi kanunları vardır. Emniyet
Teşkilâtı, ‘Emniyet Teşkilât Kanunu’na tâbidir (ETK 3/2).(18) Aşağıda önce
polis, sonra diğer kolluk birimleri açıklanacaktır.
Polis
76. a) Genel Bilgiler:
Yürürlükteki polis mevzuatı, 4 Temmuz 1934 tarihli 2559 sayılı ‘Polis Vazife ve
Salâhiyet Kanunu’ (PVSK) ile, 4 Haziran 1937 tarihli ve 3201 sayılı ‘Emniyet
Teşkilât Kanunu’ndan (ETK) oluşmaktadır. Trafik Kanunu 1953 yılında yapılmış,
daha sonra 1983 yılında yenisi ile değiştirilmiştir (2918 sayılı Kanun).
PVSK’da 1985 yılında yapılan değişiklikle ‘Özel Harekât Birimleri’
kurulmuştur.(19) 1991 yılında çıkartılan Terörle Mücadele Kanunu(20), kolluğa
yeni yetkiler vermiştir.
Emniyet Teşkilâtı Kanunu, “silâhlı bir
icra ve inzibat kuvveti” olan polisi, “üniformalı” ve “sivil” olarak ikiye
ayırdığı gibi (ETK 4), üniformalı polisi de “vasıtalı-vasıtasız” gibi kısımlara
ayırmaktadır (ETK 5). Kanunda yapılan diğer bir ayırım ise, “idarî (21), siyasî
ve adlî” polis ayırımıdır (ETK 8). Karayolları Trafik Kanununda “özel kolluk”
olarak isimlendirilmiş olmasına rağmen trafik polisi de genel kolluğa
dahildir.(22) Bizim araştırmamız yönünden üzerinde asıl durulması gereken kısım
Adlî Polistir.
Adlî Polis, araştırma işlevini yerine
getiren yani işlenen suça elkoyan ve olay yerindeki iz ve delilleri teknik
metodlar uygulayarak tespit eden, soruşturmayı yürüterek, şüpheli ile suç
delil, eser, iz, emarelerini savcılığa gönderen bölümdür. Bu anlamda ele
alındığında, polisin tüm birimleri “adlî kolluk” niteliğindedir.
Kanunlarımıza göre, Adlî Polis
hizmetlerini karakollarda ayrılmış bir bölüm yürütür; karakolu bulunan
yerlerde, suç işlendikten sonra yapılması gereken adlî araştırmalarla uğraşmak
üzere, Emniyet Genel Müdürlüğünce kadrodan ayrılmış bulunan bir kısım vardır
(ETK m. 9). Adlî Polis, ya toplu olarak bulunur veya dağıtılmıştır; adlî
hizmetler yönünden adlî otoritelere bağlı olmakla birlikte, adlî tahkikat
vazifeleri dışında üstlerinin emrindedir (ETK m. 1O/2). Karakol kuruluşuna
göre, bütün karakollarda adlî kısımlar vardır.
PVSK, 2 nci maddesinde, polisin adlî
görevini; “işlenmiş olan bir suç hakkında kanunla verilen görevleri
yapmak”(23), diye tarif etmiştir. Adlî görevin yapılması sırasında polis ve
jandarmanın yetki ve sorumlulukları, 3005 sayılı kanunda belirtilmiştir.
CMUK’nun 154 ncü maddesine göre, C. Savcısı adlî olaylara ilişkin
koğuşturmalarda polisi görevlendirir.
Adlî Polis hakkındaki görüşlerimiz aşağıda
öneriler bölümünde ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.
b) Polis
Teşkilatı: Emniyet Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığına bağlı bir kuruluştur.
Genel Müdürlük, Merkez, Bölge, Taşra ve Yurtdışı kuruluşlarından oluşur. (24)
Konumuz suçta araştırma işlevini yerine getiren polise ilişkin bulunduğundan
burada özellikle, suçlarla uğraşan şubeler üzerinde durmak istiyoruz. Bunlardan
ilki siyasî şubedir.
Siyasî Şube Müdürlüğü: Devletin siyasal
güvenliğine yönelik her türlü hareket ve faaliyetler (kişisel ve örgütsel) ile
ilgili haberleri toplar, istihbarat şubesinden intikal eden bilgileri
değerlendirir, takip tarassut ve operasyonları düzenler, dernekler, siyasî
partiler ve sendikalar hakkında kayıtları tutar ve faaliyetlerini izler ve
yasal gereğini yapar, güvenlik soruşturmalarını yapar, Devlet büyüklerini korur
ve korunması için gerekli önlemleri alır ve verilen diğer görevleri yapar.
Asayiş Şube Müdürlüğü (2 nci Şube):
Kanunların suç saydığı ve halkın rahat ve huzurunu bozucu tüm davranış ve
faaliyetlerin önlenmesi için önleyici tedbirleri plânlar, uygular; suç
işlenmesi halinde suçluların takip ve suç delilleriyle yakalanmasını temin ile
adlî makamlara sevk eder, teknik büro (parmak izi, fotoğraf) hizmetlerini ve
verilen diğer görevleri yürütür.
Asayiş Şubesinde (2 nci şube) kendi
göreviyle ilgili konularda uzmanlaşmış kısımlar vardır:
l. Kısım:
Adam öldürme, yağma, gasp, fidye gibi ağır suçlarla ilgili olaylara bakar.
2. Kısım:
Hırsızlık masası, hırsızlık, inancı kötüye kullanma ile bürosunu ilgilendiren
olaylara bakar.
3. Kısım:
Yankesicilik, dolandırıcılık bürosudur. Bu kısım adından anlaşılacağı üzere,
yankesicilik, dolandırıcılık vb. suçlarla ilgilenir. Kaldırımcılık, açık
kaldırımcılık şahsa ait açıkta bulunan eşyayı kaldırmak hareketleridir.
Muslukçuluk vb. suçlarda yine bu masanın görev alanına girer.
4. Kısım:
Ahlâk zabıtası, fuhuş, kumar, küçük yaşta evini terkeden kız ve erkekler ile
eşcinsellerle ilgili olaylara bakar; belirtilen nitelikteki fiillerin
araştırılması, suçluların bulunması ile ilgilenir.
5. Kısım:
Teknik büro, bu kısım bir suç işlenip de sabitleştiğinde (suçun işlendiğine
dair bir kanı oluştuğunda) suça ve suçluya ilişkin delilleri araştırır.
Özellikle parmak izi tespiti önem taşır. Bazı olaylarda, örneğin oto
hırsızlığında otonun camında veya benzeri saydam cisimler de parmak izi
araştırması yapılır. Tespit edilen deliller sanığın tespitine imkân veriyorsa;
sanık ele geçirilmemişse yakalanmasına, elde ise beklemeye alınması yoluna
gidilir.
6. Kısım:
Bilgi toplama bürosu, ilde yakalanan (geniş anlamda şüpheli) şahsın sabıkalı
olup olmadığı , sabıkalı ise hangi büronun suçlusu olduğu veya bir başka ilde
aranıp aranmadığının tespitiyle görevlidir.
7. Kısım
İnfaz bürosu, ilde suç işlediği düşüncesiyle tutuklanan daha sonra salıverilen
veya şartla salıverilen kişilerin sonradan suç işlemesi halinde
yakalanmalariyle ilgilenir. Diğer illerde aynı şartlarla serbest yaşayan
kişilerin ilde belli bir adreste bulundukları konusunda edinilen bilgi üzerine
yakalanıp ilgili mercilere teslim edilmelerini sağlar.
Narkotik Şube Müdürlüğü: Yasalara aykırı
olarak her türlü uyuşturucu maddenin imali, ithali, ihracı, alım ve satımı,
kullanılması, bulundurulması, devri, bir yerden bir yere nakli, her ne suretle
olursa olsun tedariki konularında; istihbarî bilgileri toplar, değerlendirir ve
gerekli operasyonları düzenleyerek ortaya çıkarılan olaylar hakkında adlî
işlemleri yapar; verilen diğer görevleri yürütür.
Mali Şube Müdürlüğü: Silâh ve mühimmat ile
uyuşturucu madde kaçakçılıkları dışındaki tüm kaçakçılık olayları (Gümrük,
tekel, eski eser, döviz, kıymetli taş, maden, vergi kaçakçılığı) ile mali
şubenin görevine giren suçlar (sahtecilik, dolandırıcılık, kalpazanlık,
stokçuluk gibi) hakkında istihbarî bilgileri toplar, değerlendirir;
operasyonlar düzenler ve adlî işlemleri yürütür, verilen diğer görevleri yapar.
Deniz Şube Müdürlüğü: Görev alanı içindeki
denizlerde işlenen suçlarla ilgili gerekli işlemleri ve verilen diğer görevleri
yerine getirir.
Trafik Şube Müdürlüğü: Belediye sınırları
içinde trafiği tanzim ve murakabe eder ve kayıt-tescil, ehliyet verme
işlemlerini yürütür; trafiğin düzenli olması için gerekli önlemleri alır.
Verilen diğer görevleri yapar.
Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü: 652 sayılı
Toplum Zabıtası Kurulması Hakkındaki Kanun’un ek ve değişiklikleriyle
yürürlükten kaldırılan ve 320l sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanununa ek yedi madde
eklenmesine dair 2696 sayılı Kanunla Toplum Zabıtası Kuruluşları lağvedilerek
“Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü” kurulması öngörülmüştür.
Polis Çevik Kuvvetlerinin Görevleri
şunlardır: 1. Kanuna uygun toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin düzeninin
sağlanması, 2. Kamu düzenini bozabilecek nitelikteki toplumsal hareketlerin
meydana gelmesi muhtemel yerlerde önleyici tedbirlerin alınması ve bu yerlerde
devriye hizmetlerinin yürütülmesi, 3. Grev ve lokavtlar sırasında işyerlerinin
tahribe uğramasına veya işgaline engel olunması, 4. Kanuna aykırı sokak ve
meydan hareketlerinin önlenmesi, 5. Toplumsal olaylar, grev ve lokavtlar ile
kanuna aykırı sokak ve meydan hareketlerinde toplumun veya kişilerin maddî ve
manevî varlıklarının tecavüzlerinden korunması, 6. Diğer Polis Kuvvetlerinin
yetersizliği halinde, her türlü tören veya gösterilerde gerekli güvenlik önlemlerinin
alınması ve düzenin sağlanması, 7. Özel timlerin yer almasını gerektirecek
operasyonların yapılması, 8. Yukarıda gösterilen durumlarda meydana gelen
kanuna aykırı olayların gerekirse zor kullanarak etkisiz hale getirilmesi,
Polis Çevik Kuvvet Birimleri, Emniyet Genel Müdürünün önerisi ve İçişleri
Bakanının onayı ile başka ilde görevlendirilebilirler.
Koruma Şube Müdürlüğü: Sabotajlara karşı
korunması gereken tesislerin tesbiti ile korunması için gerekli önemlerin
alınıp uygulanmasını sağlar; suikast yapılması muhtemel olan kişileri koruma
altına alır ve vukuunda gerekli soruşturmaları yürütür. Verilen diğer görevleri
yapar.
Hukuk İşleri ve Soruşturma Şube Müdürlüğü:
Disiplin suçu işleyen personel hakkkında, soruşturma işlemlerini yürütür; İl
Polis Disiplin Kurulunun raportörlüğünü yapar ve kararlarla ilgili işlemleri
tamamlar. Verilen diğer görevleri yapar.
Genel Bilgi Toplama Bürosu: Aranan kişiler
ile kayıp şeylerin fişlerini düzenli tutar ve birer örneğini Genel Bilgi
Toplama Başkanlığına gönderir; yakalanan ve bulunanların fişlerine yakalandı
veya bulundu damgasını vurup, Genel Bilgi Toplama Birimine (GBTB)na bildirir.
Şube karakol ve ilçelerdeki Genel Bilgi Toplama Kısımlarının denetlenmesi ve
verilen diğer görevlerin yapılması bu şubenin görevi içindedir.
İlçe Kuruluşları: İlçe Emniyet Müdürlüğü
ve İlçe Emniyet Amirliklerinden oluşur. Halen 197 İlçe Emniyet Müdürlüğü
vardır.(25) İlçe Emniyet Amirliklerinin sayısı 404’dür.(26)
Çevik Kuvvet Birimleri: İl ve İlçelerde
görev yapan Çevik Kuvvet Birimlerinin 53’ü illerde, 20’si ilçelerdedir. Toplam
personel sayısı 1991 yılında 10.592’idi.(27) 1994 yılı sayısı 12.612 dir. (28)
Karakol Teşkilâtı: Karakollarda en az 7
polis memuru ile, komiser sınıfından bir amir olması gerekir.(29) 1990 yılında
1160 olan karakol sayısı, 1991 yılında 1175’e 1994’de 1282’ye çıkartılmıştır.
Kriminal Laboratuvarlar: İstanbul Kriminal
Polis Laboratuar Polis Müdürlüğü, 1 müdür, 2 özel kalem memuru, 7 teknik
personel, 2 teknik fotoğraf, 20 balistik uzmanı, 10 grafoloji ve sahtecilik
uzmanı, 12 kimya ve biyoloji uzmanı ile hizmet vermektedir. 1995 yılında 1315
adet çeşitli işler gelmiş, bunun yanı sıra 7884 analiz yapılmıştır: eroin
analizi 3186, esrar analizi 2847, kokain analizi 248’dir. Patlayıcı madde olay
sayısı 550 olup, analiz sayısı 1915’dir. 173 adet dinamit, 161 adet TNT
belirlenmiştir. (30)
c) Personel
ve Kadrolar: 1991 yılında Emniyet Teşkilâtının yasal kadrosu 147.551, fiilî
kadro miktarı ise 120.294 kişi idi. Poliste ağırlıklı hizmet gören kadroyu
oluşturan ‘Emniyet Hizmetleri’nde (polis hizmetlerinde) çalışanların sayısı
92.120 idi.(31) Bekçi kadrosunda 19.587 kişi mevcuttu. Özel kuruluşlarca
çalıştırılan Özel Güvenlik elemanlarının sayısı ise, 38.455 kişi idi. (32)
1994 Yılında Emniyet Genel Müdürlüğü
Hizmet sınıflarına göre genel kadro durumu şöyle idi: Toplam yasal kadro
170.928’dir. Fillî kadro 146.303 olup münhal 24.625’dir. Sınıflara göre
ayrıldığında şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır:
Emniyet Hizmetleri: Yasal Kadro 132.739,
Fiili Kadro 116.162, Münhal 16.577’dir. Genel İdare Hizmetleri: Yasal Kadro
6.317, Fiili Kadro 5.326, Münhal 991’dir. Teknik Hizmetler: Yasal Kadro 655,
Fiili Kadro 321, Münhal 334’tür. Sağlık Hizmetleri: Yasal Kadro 967, Fiili
Kadro 480, Münhal 487’dir. Eğitim ve Öğretim Hizmetleri: Yasal Kadro 547, Fiili
Kadro 151, Münhal 396’dır. Din Hizmetleri: Yasal Kadro 2, Fiili Kadro 1, Münhal
1’dir. Döner Sermaye Saymanı: Yasal Kadro 1, Fiili Kadro 0, Münhal 1’dir.
Akademik Kadrolar: Yasal Kadro 110, Fiili Kadro 81, Münhal 29’dur. Şahsa Bağlı
Kadro: Yasal Kadro 1, Fiili Kadro 0, Münhal 1’dir. Yardımcı Hizmetler: Çarşı ve
Mahalle Bekçileri: Yasal Kadro 21.346, Fiili Kadro 16.893, Münhal 4.453’tür.
Diğerleri: Yasal Kadro 6.325, Fiili Kadro 5.360, Münhal 965’tir. Yardımcı
hizmetler toplamı: Yasal Kadro 27.671, Fiili Kadro 22.253, Münhal 5.418’tir.
Memur Toplamı ise; Yasal Kadro 169.010, Fiili Kadro 144.775, Münhal 24.235’tir.
Sözleşmeli Personel: Yasal Kadro 197, Fiili Kadro 51, Münhal 146’dır. İşçi ise;
Yasal Kadro 1.721, Fiili Kadro 1.477, Münhal 244’dür.
Poliste görevden ayrılma oranı çok
yüksektir. 1991 yılında 748 kişi kendi isteği ile emekli(33) olmuştur. Oysa
aynı yıl yaş haddinden emekli olanların sayısı 63 den ibarettir. Personelin
disiplinli olmasına gittikçe daha fazla önem verilmektedir.(34)
1994 yılında çeşitli nedenlerle ceza alan
personelin dağılımı şöyledir: Meslekten ihraç 96, devlet memurluğundan çıkarma
3, ilişik kesme 36, Toplam 135’tir. (35)
Şehit düşen personel sayısında da bir
artma görülmektedir. 1988 yılında yirmi, 1989 yılında yirmialtı, 1990 yılında
onyedi şehit verilmişken, bu sayı 1991’de 77’ye yükselmiştir.(36)
d) Polisin
Adlî Soruşturma Yöntemi: Suçta araştırma görevinin icrası bakımından şablonu şu
suretle şekillendirebiliriz. (Şu hususa dikkati çekmek isteriz ki; polisin
yukarıda sözü edilen, suçta araştırma görevini yapan miktarını tam olarak
tespit etmek mümkün olamamaktadır):
Vilayetlerde Emniyet Müdürlüğü içinde
asayiş şube müdürlükleri, ilçelerde ilçe Emniyet Müdürlükleri içinde Asayiş
Bürosu vardır. Bunlar suçlara ait araştırma fonksiyonunu yerine getirirler.
3) Karakollarda münhasıran suçta araştırma
ile görevli ayrı bir şube yoktur. Karakolun bütün mensupları tüm emniyet
hizmetlerini ve bu arada suçta araştırma hizmetini de görürler.
Suç, yukarıda belirttiğimiz teşkilatın
değişik kademelerine aşağıdaki şekilde intikal eder;
a) Suçun mağduru şikâyette bulunur.
b) Suçla ilgisi olmayan kişiler
haberdar oldukları suçları ihbar ederler.
c) Suç faili bizzat kendi gelip
teslim olur.
d) Devletin diğer kısımlarından ve
mercilerinden suç bildirilir.
e) Savcılık tarafından suç
bildirilir ve araştırma yapılması istenir.
f) Polis bizzat yaptığı araştırmalar
sonucu suçu tespit eder.
Polisin
muhtelif kademelerine yukarıda arz olunan şekillerde suç intikal ettiğinde ilçe
ve karakollar şu surette hareket ederler: Kendilerine Emniyet Müdürlüğünce
verilmiş olan talimat çerçevesinde (özellikle ağır ve vahim suçlarda) keyfiyeti
Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bildirirler ve tahkikat bizzat şube
tarafından yapılır. Diğer hallerde, sözgelimi taksirle işlenen suç durumunda,
olayın niteliğinin ve failinin hemen tespit edilebileceği hallerde, bizzat
kendileri araştırma yapıp ikmal ederek işi, dosyayı savcılığa sevkederler.
İhbar veya
şikâyetin doğrudan doğruya savcılığa yapıldığı hallerde, savcı, olayı kendi
takdirine göre ve arz ettiği öneme göre, olayı havale edeceği polis birimini
belirler. Vahim ve olayın aydınlatılması güç olan hallerde, iş Emniyet
Müdürlüğü Asayiş şubesine havale edilir; basit işler ise yerel karakollara
havale edilebilir.
Yukarda da
açıkladığımız gibi, vilayet ve ilçe emniyet müdürlüklerinde suçta araştırma ile
görevli personel adedini tespit etmek mümkün ise de, karakollarda böyle bir
miktar belirlemek olanaklı değildir. Bu itibarla sırf adlî işlerle meşgul polis
sayısını tam olarak tâyin mümkün olamamaktadır.
Polis Eğitimi
77. Personelin eğitim
durumu yıllar itibarıyle yükselmektedir. Emniyet hizmetleri sınıfı personel
toplamının 10.700’ü yüksek okul mezunudur. (%9,21) Emniyet müdürü adedi 1968,
emniyet amiri adedi 854, başkomiser adedi 5554, komiser 3143, komiser
yardımcısı 2423 ve polis memuru adedi 102.320’dir. (37) Sadece Lise
mezunlarının mesleğe kabul edilmeleri ile, 1991 yılında lise mezunu oranı
%59,4’e yükselmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Eğitim Daire Başkanlığı
tarafından idare edilen bu çalışmalarda, Ankara’daki Polis Akademisi, bir Polis
Koleji(38) ve on beş Polis Okulu(39) ile İstanbul’daki Polis Eğitim Merkezi
hizmet vermektedir.
Emniyet
teşkilatı personelinin görev öncesinde ve görev süresince eğitimi, açıklandığı
üzere Eğitim Dairesi Başkanlığınca yürütülmektedir.(40)
Polis Koleji:
Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet göstermektedir.
Yabancı dil ağırlıklı, lise fen kolları müfredatını uygulayan ve Emniyet
Teşkilatının amir ve yöneticilerini yetiştirmek amacıyla kurulmuş, lise
seviyesinde bir eğitim kurumudur. Polis kolejine sadece erkek öğrenciler
alınmaktadır.
Polis
Okulları: 1994 yılı itibariyle hazırlıkta 128, 1. sınıfta 232, 2. sınıfta 200,
3. sınıfta 337 olmak üzere toplam 897 adet öğrenci polis okullarında eğitim
görmektedir.(41)
Polis
okulları lise ve dengi okul mezunlarından askerliğini yapmış olanların 6 ay,
yapmamış olanların ise 7,5 ay süre ile eğitim gördükleri kuruluşlardır.
Okutulan derslerin dağılımı şöyledir: 7,5 aylık veya 6 aylık Polis Okullarında
Mesleki Eğitim programı çerçevesinde adaylara; “Polis Meslek Mevzuatı”,
“Disiplin Talimatı”, “Devlet Güvenliği ve İstihbarat”, önleyici Hizmetler”,
“Toplumsal Olaylar ve Müdahale Esasları”, “Mesleki Yazışma teknikleri”, “Olay
Yeri İncelemesi ve Soruşturma”, “Silah Bilgisi ve Atış” ile “Beden Eğitimi ve
Yakın Savunma” dersleri verilmektedir. Böylelikle adaylara mesleki bilgi ve
beceri kazandırılmaktadır.
7,5 aylık ve
6 aylık Polis Okullarındaki “Tamamlama Eğitimi Programı” içinde adaylara Polisi
ilgilendiren ve mevzuata ilişkin “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” “İnsan
Hakları”, “Anayasa”, “Türk Ceza Kanunu”, “Halkla İlişkiler”, “Temel Trafik
Bilgisi”, “Kaçakçılıkla Mücadele Mevzuatı”, “Sağlık Bilgisi ve İlk Yardım”,
“Poliste Haberleşme” ve “Daktilografi” dersleri verilmektedir.
Özel Harekat
Polis Okullarında okutulacak mesleki dersler Özel Harekatın gerektirdiği hizmet
niteliklerine uygun olarak 6 aylık ve 7,5 aylık Polis okullarından farklı
düzenlenmiştir. Özel harekat Polis adaylarına; “Özel Harekat Alan Bilgisi”,
“Polis Meslek Mevzuatı ve Disiplin”, “Devlet Güvenliği ve İstihbarat”, “Mesleki
Yazışma Teknikleri”, “Terör Olaylarında Soruşturma”, “İnsan Hakları”, “Silah
Bilgisi ve Atış”, “Beden Eğitimi ve Yakın Savunma” ile “Sağlık Bilgisi ve İlk
Yardım” dersleri verilmektedir.
Ayrıca Polis
Okullarındaki ‘Tamamlama Eğitimi Proğramı’ aynı çerçevede bu öğrencilere de
uygulanmaktadır.
Polis
Akademisi: Polis Akademisine, Polis Koleji ile lise mezunları sınavla alınırlar
ve dört yıllık eğitimden geçirilirler. Üniversite mezunları ise bir yıllık özel
eğitime tâbi tutulurlar.
Polisin iş yükü
78. Asayiş ve
Güvenlik Hizmetleri: İşlenmeden önce suçun önlenmesi ve işlendikten sonra
faillerin yakalanmaları görevinin yerine getirilebilmesi için, Kimlik Bildirme
Kanunundaki hükümlere uygun olarak, kayıtların tutulması gerekmektedir. 155
numaralı telefon, halkın suç araştırmasında katkısını sağlamak üzere tesis
edilmiştir.
Suç ve
suçlulukla mücadele konusu polis tarafından şu başlıklar altında
incelenegelmektedir: Asayiş olayları, ideolojik olaylar, toplumsal olaylar,
kaçakçılık olayları, trafik olayları, koruma hizmetleri. Asayiş Olayları,
uygulamada ikiye ayrılmaktadır: “Asayişe Müessir Olaylar”(42) ve “Polisin
Takibini Gerektiren Diğer Olaylar”.(43)
1992 yılında
yurdumuz polis bölgesinde meydana gelen olaylar illere göre şöyle bir dağılım
göstermiştir: Adana 3065, Adıyaman 393, Afyon 680, Ağrı 405, Amasya 217,
Ankara, 15468, Antalya 2646, Artvin 208, Aydın 1161, Balıkesir 2690, Bilecik
160, Bingöl 171, Bolu 784, Burdur 363, Bursa 3180, Çanakkale 482, Çankırı 138,
Çorum 380, Denizli 1018, Diyarbakır 2045, Edirne 531, Elazığ 1048, Erzincan
476, Erzurum 769, Eskişehir 1711, Gaziantep 2099, Giresun 480, Gümüşhane 105,
Hakkari 125, Hatay 847, Isparta 581, İçel 2439, İstanbul 17489, İzmir 13777,
Kars 589, Kastamonu 419, Kayseri 2307, Kırkdereli 628, Kırşehir 336, Kocaeli
1821, Konya 2698, Kütahya 510, Malatya 741, Manisa 1888, Kahramanmaraş 1032,
Mardin 473, Muğla 1154, Muş 181, Nevşehir 429, Niğde 283, Ordu 667, Rize 570,
Sakarya 892, Samsun 1621, Siirt 207, Sinop 223, Sivas 799, Tekirdağ 726, Tokat
690, Trabzon 1176, Tunceli 100, Şanlıurfa 963, Uşak 439, Van 585, Yozgat 414,
Zonguldak 1550, Aksaray 296, Bayburt 85, Karaman 455, Kırıkkale 503, Batman
444, Şırnak 88, Bartın 245, Ardahan 253, Iğdır 244. (44)
1991 yılında,
polisin sorumluluk bölgesinde toplam olarak 3995 adet asayişe müessir olay
meydana gelmiştir. Bir önceki yıla oranla % 15 artma vardır. Polisin takibini
gerektiren diğer olayların sayısı 1991 yılında 96.380’dir. Bu alanda ise % 4
oranında bir artma vardır.
ii) İdeolojik Olaylar: 1991 yılında
2.509 adet ideolojik olay meydana gelmiş ve bu olaylarda 50 kişi ölmüş, 456
kişi yaralanmıştır.
iii) Toplumsal Olaylar: Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çerçevesinde ve yasa dışı grevler gibi toplumsal
olay sayısı 1991 yılında 498’dir. Bu tür olaylarda bir önceki yıla nazaran %52
azalma olmuştur.
iv) Kaçakçılık Olayları: Uyuşturucu
madde kaçakçılığı ile mücadelede, teşkilât teknik açıdan takviye edilmiştir.
Yabancı uzmanlarla işbirliği yapılmaktadır. 1991 yılında 3.535 Kg. esrar, 1.026
Kg eroin, 131 Kg bazmorfin ile 2083 sanık yakalanmıştır. (45)
Artan silâh
kaçakçılığı ile mücadelede, 1991 yılında 73 olay ortaya çıkartılmış ve 340
sanık yakalanmıştır. Kültür ve tabiat varlığı kaçakçılığı ile gümrük
kaçakçılığı olaylarının yanısıra, sahte döviz kaçakçılığı ile tankerlerle yapılan
akaryakıt kaçakçılığı göze çarpmaktadır.
Polis
sorumluluk bölgesinde 1991 sonrasında meydana gelen asayiş olayları
değerledirilmesi yapıldığında;
1993 yılında
185.161 olan toplam olay sayısının %8.11’lik bir artışla 1994 yılında
200.181’e; asayişe müessir suçlarda 10.795 olay sayısının %14.03’lük bir
artışla 12.309’a; polisin takibini gerektiren suçlarda ise 174.366 olan olay
sayısının %7.75’lik bir artışla 187.872’ye yükseldiği görülmektedir.
1994 yılında
yurdumuz polis bölgesinde meydana gelen asayiş olaylarının iller bazında
100.000 kişiye ve 1 polise düşen olay sayısı (Asayişe Müessir olaylar + polisin
takibini gerektiren olaylar) ve polis bölgesi nüfusu iller itibariyle dip notda
gösterilmiştir. (46)
İstanbul’da
1995 yılında toplam 175.931 olay meydana gelmiştir. Bunların 64.976’sı asayiş,
1554 adedi terör, 1524’ü kaçakçılık ve 107.877’si trafık kazasıdır. (47)
Jandarma
79. a) Genel Bilgiler: Jandarma, genel kolluğun bir
dalıdır.(48) 1983 yılında yeni(49) bir Jandarma Kanunu (50) hazırlanmıştır.
(10.3.1983 tarih ve 2803 sayılı Kanun)
Jandarma adlî
görevler (51) yönünden savcı ve sulh hâkimine bağlıdır.(52) Bu, adlî görev
sürdükçe mevcut olan geçici bir bağlılıktır. Jandarmanın yer itibariyle yetkisi
bakımından, jandarma birliklerinin kuruluş ve yerleştirilmelerinde gözönünde
tutulan mülkî taksimat esas alınır. Jandarma, her ilde bir İl Jandarma
Komutanlığı, ilçelerde İlçe Jandarma Komutanlığı şeklinde
teşkilâtlandırılmıştır.(53) İlçe karakol bölgelerine ayrılmış olup, günümüzdeki
adlî görevler karakol ve ilçe jandarma komutanlıklarınca yerine
getirilmektedir.(54)
Uygulamada
kırsal alandaki hazırlık soruşturmalarını jandarma yapmaktadır. Savcılar sadece
ölümle sonuçlanan suçlarda devreye girmektedirler, jandarmada alınan ifadelere
mahkemede itibar edilmediğinden jandarmanın cumhuriyet savcısı adına yapacağı
tahkikatın, yasa ile gösterilmesi istenilmektedir. (55)
Jandarma
Belediye sınırları dışında kalan yerlerde, kolluk hizmetlerini yürütür.
Belediye hudutları içinde kalmakla birlikte, meskûn olmayan ve polis
karakollarına çok uzak olan yerlerde, jandarma bölgesine bitişik olmak kaydıyla
jandarma yetkili kılınabilir. (56) Görüldüğü gibi, polis ile jandarmanın
yaptıkları görev aynıdır. Fark sadece görev alanı bakımındandır.
Polis, il ve
ilçelerde, belediye sınırları içindeki bölgelerden sorumludur. PVSK ek madde 4
gereğince, polis görevli bulunduğu mülkî sınırlar içerisinde yani jandarma
bölgesi ve ilçe sınırları dahil, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın,
bir suçla karşılaştığında, suça elkoymak, suçu önlemek ve sanığı tespit edip,
suç delillerini muhafaza ve yetkili kolluğa teslim etmekle görevlidir.
Jandarma ise,
polis teşkilâtı kurulmamış olan yerlerde emniyet ve asayiş hizmetlerini
yürütür. Jandarma ve polisin sorumluluk alanı mülkî amir başkanlığında,
jandarma, emniyet ve belediye temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından
belirlenerek bir protokol ile gösterilir. Ortaya çıkan yeni kentleşme olayları
nedeniyle, jandarma bölgesi olan alanlar polis sorumluluğuna verilebilir. Bunun
için, o alanın belediye sınırları içine girmesi veya özel kanunlarda bunun
öngörülmesi gerekir. Trafik polisinin görev alanı dışında kalan yerlerde trafik
ile ilgili hizmetler jandarma tarafından yerine getirilir.
Emniyet
teşkilâtı ve jandarma kendilerine verilen görevleri kendi sorumluluk alanları
içinde yerine getirmek mecburiyetindedirler. Ancak, sorumluluk bölgesinde
yetersiz kalındığı takdirde veya yetersiz kalınacağını gelişen olaylar
gösterdiğinde, polis ve jandarma bölgelerine karşılıklı olarak kuvvet
kaydırılabilir veya görevlendirme yapılabilir. Polis Vazife ve Salâhiyetleri
Kanununun Ek 5 nci maddesine göre, kaçakcılık ve uyuşturucu maddeler ile ilgili
önemli olayları takip etmek üzere, İçişleri Bakanlığınca doğrudan doğruya veya
valinin talebi üzerine merkez personelinden ekipler görevlendirilebileceği
gibi, İçişleri Bakanlığınca re’sen veya valinin talebi üzerine merkezden
görevlendirilen ekipler bir ilde araştırma yaparken başka illerde de araştırma
ve soruşturma yapılması gerekirse, ilgili valiliklerce ekipler
görevlendirilebilir.
Polisin
sorumluluk alanında bir suçla karşılaşan jandarma, o anda polis yoksa olaya
müdahale eder ve polise haber verir. Bu şekilde olaya müdahale eden jandarma
soruşturma yapamaz; durumu olduğu gibi muhafaza ederek, delillerin kaybolmaması
için gerekli tedbirleri alır. Polisin olay yerine gelmesi gecikirse, jandarma
soruşturma yaparak evrakı doğrudan polis makamlarına gönderir. Jandarma görev
alanında işlem yapmak zorunda kalan polis hakkında da aynı kural geçerlidir.
Diğer taraftan polis ve jandarma uyuşturucu madde, silâh kaçakçılığı ve siyasî
suçlar gibi konularda topladıkları bilgileri karşılıklı olarak birbirlerine
verirler ve asayiş ile ilgili suç ve olayları birbirlerine duyururlar.
b) Jandarmanın İş Yükü: Jandarma
genel komutanlığından Nisan 1996’da alınan bilgilere göre 1994 ve 1995
yıllarında Jandarmaya intikal eden olaylar şöyledir:
1) 1994 yılı içerisinde jandarmaya
78’i işlemi gerektirmeyen ve 462’ si işlem yapılan olmak üzere toplam 540
müracaat olmuştur. 1994 yılında toplam ihbar sayısı 38, şikâyet ise 391’dir.
1995 yılı içerisinde toplam başvuru 375, ihbar 93 ve şikâyet 640 olarak
gerçekleşmiştir.
2) Jandarmanın doğrudan doğruya
kendisinin tespit ederek elkoyduğu ve 3544 terör olayı mevcuttur. 1994 yılında
2265 asayişe müessir olay tespit edilmiş ve 64.293 zabıtanın takibini
gerektiren diğer olay belirlenmiştir. 1995 yılında asayişe müessir olay sayısı
1774, zabıtanın takibini gerektiren diğer olaylar ise 68.029’dur. (57)
1989 yılında
jandarmanın sorumluluk alanı içinde kalan yerlerde toplam 446 ideolojik olay
meydana gelmiştir. Bu olaylardan 280’i aydınlatılmış ve “geniş anlamda sanık”
yakalanmıştır. 1989 yılında toplam 1496 adi suç olayı olmuş, bu suçlara ilişkin
2600 kişi şüpheli olarak ortaya çıkmış, 2116 kişi yakalanmış, 484 olay takipte
kalmıştır. En çok işlenenler öldürme, gasp ve soygun, kasten yangın çıkartma,
ırza geçme, meskene silâhlı tecavüz gibi suçlardır.
1989 yılında
jandarmanın adlî faaliyetlerine ilişkin bazı rakamlar şöyledir. 3005 sayılı
Kanuna göre 5331 zabıt varakası düzenlenmiş; 17736 tanık veya bilirkişi ihzar
edilmiş, Cumhuriyet savcılığının isteği üzerine 201570 tahkikat evrağı
düzenlenmiş, 413088 tanık, mağdur dinlenmiş, 129841 şüpheli mevcuden teslim
edilmiştir. İnfaz edilen ihzar sayısı 466523 iken, infaz edilemeyen ihzar
müzekkereleri 245004 dür. Tutuklama müzekkerelerinden 16816’sı infaz edilmiş,
21619’u infaz edilememiştir. Yakalama müzekkerelerinin 53724’ü infaz edilmiş,
38784’ü ise infaz edilememiştir. Doğrudan doğruya suç araştırmasına ilişkin
olmayan işlerde de jandarmanın ağırlıklı rolü vardır. 1989 yılında icra
mercilerinden verilen 23690 müzekkere, Amme Alacaklıları Kanununa göre verilen
yakalama müzekkerelerinden 49649’u infaz edilmiş, 22072’si infaz edilememiştir.
Sanıkların duruşmalara getirilip götürülmesi görevini de üstlenen jandarma l989
yılı içinde 172612 tutukluyu ve 37660 hükümlüyü duruşmada hazır bulundurmuştur.
Diğer cezaevlerine sevk olunan 20.694 hükümlü ile 12592 tutukluyu da jandarma
nakletmiştir. Uygulamada cezaevlerinin iç korunması gardiyanlar tarafından, dış
korunması ise jandarma tarafından yapılmakta ve bu uygulama ikisi arasında
bazan kopukluğa neden olmaktadır.
Çarşı ve Mahalle Bekçileri
80. Bekçi teşkilâtı
genel kolluğa yardımcı olan silâhlı bir kuruluştur ve en büyük mülkî amirin
emri altındadır (772 sK m.2).(58)
Özel Kolluk
81. Emniyet Teşkilâtı
Kanununa göre, genel kolluk dışında kalan ve özel kanunlarına göre kurulu,
belli görevleri ifa eden kolluk, “özel kolluk”dır (ETK 3) (Bu çeşit kolluğu
ayrıca bir Kanunun tesisine imkan verdiği “özel nitelikteki kolluk” ile
karıştırmamalıdır) . Özel kolluk görevlileri kural olarak “önleme yetkisi” ile
donatılmışlardır. Özel kolluğun görevi hizmet alanı ile sınırlıdır. Sadece
bazılarının silâh taşıma ve kullanma yetkileri vardır. Trafik polisi, polis
çevik kuvvet birimi, çiftçi mallarını koruma kolluğu, köy korucuları ve köy
bekçileri, kır bekçileri, orman kolluğu, özel güvenlik teşkilâtı, gümrük ve
tekel kolluğu ve sahil güvenlik komutanlığı özel kolluğa örnek olarak
gösterilebilir. Bazı kamu görevlilerine de kolluk yetkisi verilebilmektedir.
İddia (İtham) İşlevi: Savcılık
82. a) Savcılık Teşkilatı: Mahkeme istek olmadan,
kendiliğinden yargılama yapamaz ve hüküm ve karar veremez. “Dâvasız yargılama
olmaz” ilkesi bunu gerektirir ve önce dâva açılmalıdır(59). İşte, Devlet adına
iddia görevini yapan, iddia fonksiyonunu yerine getiren ceza davasını açan
makam “Cumhuriyet Savcılığı”dır. Yukarıdaki bahislerde açıklandığı üzere,
savcıların dava açmalarının mecburi olduğu sisteme “yasallık sistemi”
denilmektedir. Türkiye’de bu sistem çok sıkı, istisnasız olarak
uygulandığından, CAS, bir ölçüde tıkanmaktadır.(60)
Savcılık
hiyerarşik bir yapıya sahip bir makamdır; “bağımsız” değildir.(61) Adalet
Bakanı kamu dâvasını açmak için savcıya emir verebilir (CMUK m. 148/3).
Batı
hukukunda savcılık kurumunun menşei, ortaçağ Fransa’sına kadar çıkmaktadır.
Zamanla kurum diğer ülkelere de yayılıp yaygınlaşmıştır.
Bugünkü
teşkilâtımızda, her Asliye Mahkemesi yanında bir Başsavcı ve yeterince Savcı
bulunur. Yargıtay’da Başsavcılık makamı vardır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
temyiz dâvalarında yetkilidir. (62)
Esas
mahkemesi yanındaki Başsavcı makamı temsil eder ve onunla birlikte çalışan
Savcılara (63) belli bir olayla ilgili emir verebilir.
Başsavcı-Savcı
ilişkisi iç ilişkidir; dışa göre Savcılık bir bütündür Asliye ve Ağır Ceza
Mahkemelerinin yanında bir Savcılık vardır. Savcılık üç türlüdür: a) mahkeme
yanında olanlar, b) mahkeme yanında bulunduğu kabul edilenler ve c) üst
Savcılık olarak mahkeme yanında sayılanlar.
Sulh
Mahkemesi yanında Savcılık bulunmadığından, Asliye Mahkemesi yanındaki Savcılık
Sulh Mahkemesi yanında bulunduğu kabul edilmiş durumdadır. Diğer taraftan, Ağır
Ceza Mahkemesi yanındaki Savcılık da o yerdeki Sulh Mahkemesi yanında bulunduğu
kabul edilmiş durumdadır (m. 208/2, m. 310/3). Ağır Ceza Mahkemesi yanındaki
Savcılıklar üst Savcılık olarak, mahkeme yanında sayılırlar. Yargıtay yanında
da bir Başsavcılık makamı vardır (Yargıtay Kanunu m. 6).
b) Savcılık Personeli: 1993 yılında
Türkiye genelinde savcı sayısı 3192 idi. Bunların 8’i Devlet Güvenlik Mahkemesi
başsavcısı, 64’ü Devlet Güvenlik mahkemesi savcısıdır. Adlîye mahkemelerindeki
cumhuriyet başsavcısı sayısı 166, cumhuriyet savcısı sayısı ise 2954’dür.
Türkiye’de
savcı miktarı hâkime göre azdır. Hâkim ve savcı miktarı arasında bir
orantısızlık vardır. Savcıların iş yükünün azaltılması veya buna göre
savcıların takdir yetkilerinin artırılması zorunludur.
Ceza Adaleti Sistemine Giren İşler
83. Ceza Adalet
Sistemine işler, ihbar, şikâyet üzerine veya re’sen öğrenilerek girmektedir;
suç teşkil ettiği sanılan olaylar da sisteme girmektedir. Sisteme girmesi
muhtemel olan işleri yukarıda polisi incelerken (no. 81) görmüştük. Burada
Savcılığın hazırlık soruşturmasındaki iş yükü ile mahkeme faaliyetini
inceleyeceğiz:
a) Hazırlık soruşturmasında iş yükünün ağır ceza
merkezlerine dağılımı(64) (1.1.1992 - 31.12.1992): Türkiye genelinde toplam
hazırlık soruşturması sayısı 1.648.126’dır. Bunun 1.301.776’sı 1992 yılı içinde
gelmiştir. Geçen yıldan kalanlar (devredenler) ise 346350’dir.
1992 yılında mevcut hazırlık soruşturması
sayısı olan toplam 1.648.126 işten 578.802 si takipsizlik kararı ile
sonuçlanmış; 576.752 si hakkında kamu davası açılmış 65.728 yetkisizlik kararı,
16.957 görevsizlik kararı 21. 014 birleştirme kararı verilmiştir.
b) Süre: Ortalama soruşturma süresi, Adalet
Bakanlığı tarafından yapılan tespitlerde, 103 gün olarak belirlenmiştir. Adana,
Ankara, Bakırköy, Diyarbakır, Eyüp, Hınız, İstanbul, Kadıköy, Kartal, Midyat,
Şırnak, Şanlıurfa, Üsküdar ilçelerinde ortalama hazırlık soruşturması süresinin
100 gün ve daha fazla olduğu belirlenmiştir. Meselâ Kartal adlîyesinde 372 gün,
Kadıköy adlîyesinde 332 gün, olarak belirlenen süreler vardır.
c) Aydınlatma Oranı: Hazırlık soruşturmasında
aydınlatılamayan olaylar 1.1.1992 ile 31.12.1992 tarihleri arasında şöyle bir
dağılım göstermiştir:(65) Türkiye genelinde 1992 yılında faili meçhul
dosyaların toplamı 237.830 dur. Bu dosyaların 165.987’si geçen yıldan
devretmiş, 71843’ü ise 1982 yılı içinde oluşmuştur. Bu dosyaların 5942 sinde
yıl içinde failleri bulunmuştur. Faili meçhul dosya oranı %14,4 dür. Bu oran
Batı memleketlerindeki oranlara göre düşüktür.
d) DGM: Devlet Güvenlik Mahkemeleri Cumhuriyet
Savcılıklarına gelen işlerin 1992 yılındaki dağılımı şöyledir. Toplam hazırlık
soruşturması sayısı 11210. Bunların 3353’ ü geçen yıldan kalmış, 7857’si ise
yıl içinde gelmiştir.
Toplam 11210
hazırlık soruşturmasından 1376’sı takipsizlik kararı ile sonuçlandırılmış,
3319’ u hakkında ise kamu davası açılmıştır. Yetkisizlik kararı 59, görevsizlik
kararı 950, birleştirme kararı 340 tır.
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri cumhuriyet savcılıklarına 1992 yılından devreden 5166 iş
ile 1993 yılı içinde gelen 11.557 iş ile toplam iş sayısı 16.723’e
ulaşmıştır.(66)
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde ortalama hazırlık soruşturması süresi gün olarak 224
miktarında belirlenmiştir. Ancak Diyarbakır’da ortalama 358 ve Kayseri’de 157,
Malatya’da 104 gün olan ortalama süreler sayıyı kabartmaktadır. Ankara’da
ortalama hazırlık soruşturması günü 18, Konya’da 17, İstanbul’da 99 dur.(67)
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde Hazırlık soruşturmasının ortalama süresi 1988 yılında
133 gün iken 1993 yılında 251 güne çıkmıştır.(68) Bu uzamayı etkileyen nedenler
kimlik tespitidir. Çok sanıklı ve örgütsel amaçlı işlerde sanıklar kod adlar
kullanmaktadırlar. Hazırlık soruşturmasında takipsizlik kararlarının en yüksek
oranı Ankara’dadır (%51,6). En düşük takipsizlik kararı ise Kayseri (%4,6) ve
İstanbul’da (%7,4) belirlenmiştir.(69) Kamu davası açma oranı İstanbul’da %79,2
Diyarbakır’da %63 iken Ankara’da %20,7 olarak görülmektedir. Yetkisizlik kararı
Kayseri’de en yüksek %64,8 en düşük ise Diyarbakır’dadır.
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde 1993 yılında ortalama yargılama süresi 250 gün olarak
hesaplanmıştır.(70)
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde 1993 yılında karara bağlanan 3836 davanın 1811’nde
beraat (%60), 1204’ünde ise mahkûmiyet (%40) kararı verilmiştir. Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde beraat kararı oranının bu kadar yüksek olması,
“verimlilik” açısından olumsuz bir gösterge olarak algılanmalıdır.(71)
1993 yılında
Devlet Güvenlik Mahkemelerinde 7830 erkek ve 521 kadın sanık
yargılanmıştır.(72)
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda yapılan hazırlık
soruşturmalarında faili meçhul suça ilişkin dosya sayısı 1992 yılı içerisinde
5040 tır. Bunlardan 2959’u geçen yıldan devretmiş 2081’ i ise 1992 yılında
gelmiştir. Bu dosyaların 519’unda fail bulunmuştur. Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda faili meçhul suça ilişkin dosya
oranı %45 tir.
Yargı İşlevi: Hâkim
84. a) Hâkimlik makamı ile ilgili bazı temel konular
aşağıda açıklanmıştır:
a) Tabiî Hâkim İlkesi: Anayasamızda ‘tabiî hâkim’
esası kabul edilmiştir. Bunun anlamı, hangi suçun hangi mahkeme tarafından
yargılanacağının önceden objektif kurallarla belirlenmiş olmasıdır. Dürüst
yargılama ilkesi yönünden, bu şarttır. Önceden yetki ve görevi belli olmak
koşulu ile uzmanlığa dayalı mahkemelerin varlığı, ilkeye aykırı değildir.
b) Hâkimin Bağımsızlığı: Hâkimin görevi, önüne
getirilen uyuşmazlığı, hukuk düzenine uygun olarak çözmektir. Hâkim, adaleti
gerçekleştirme yolunda hüküm verici yegane organdır.(73) Hâkimin görevini gereği
gibi yerine getirebilmesi için, özel bir statüye ihtiyacı vardır. Bu nedenle,
diğer organlara göre ayrı bir yeri olmalıdır. Hâkimliğin temel özelliği,
bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır.
Hâkim
bağımsızlığı şu unsurları içerir: Hiçbir makamdan emir almamak, karar vermede
ve işlem yaparken özgür olmak, tayin, terfi ve nakillerde ve disiplin
işlerinde, diğer devlet memurlarından farklı özel hükümlerin uygulanması. Karar
özgürlüğü, yasama, yürütme ve yargılamaya karşı bağımsızlığı ifade eder.
Adaletin
nitelikli (kaliteli) olmasının şartları ve unsurları bu araştırmanın birinci
kısmında açıklanmıştır. Elbette ki, hâkimin bağımsızlığı nitelikli adaletin
temel şartlarından birisidir. Bağımsızlık sadece hükümlerin sırf hukuk
esaslarına uygun olmasının bir şartını teşkil etmekle kalmaz ve fakat aynı
zamanda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında da açıklandığı üzere,
“adaletin gerçekleştiğinin görülmesini” de gerektirir. Bu husus halkın adalete
güveninin oluşmasında temel unsurlardan birisidir.
Hâkim
bağımsızlığı evrensel ilkelerden olduğu için, milletlerarası belgelerde de yer
alan insan hakları arasında sayılmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin
l0 ncu maddesine göre, herkes haklarının, vecibelerinin veya kendisine karşı
cezaî mahiyette herhangi bir isnadın tesbitinde, tam bir eşitlikle, dâvasının
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından nasafetle, hakkaniyete uygun ve
umuma açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
İnsan Hakları
Avrupa Sözleşmesinin altıncı maddesinin birinci fıkrasına göre, her şahıs gerek
medenî hak ve vecibeleriyle ilgili nizalar, gerek cezaî sahada kendisine karşı
serd edilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan, yasal, müstakil ve
tarafsız bir mahkeme tarafından dâvasının makûl bir süre içinde hakkaniyete
uygun ve alenî surette görülmesini istemek hakkına sahiptir.
Anayasamız
da, mahkemelerin bağımsızlığını kabul etmiştir: Hâkimler görevlerinde
bağımsızdırlar; hiç bir organ makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye
ve telkinde bulunamaz (Anayasa = AY l38). Anayasamız, hâkim ve savcılara,
teminat sağlamış (AY l39), atanmaları, hakları ve ödevleri, meslekte
ilerlemelerinin, mahkemelerin bağımsızlığı gözönünde tutularak, kanunla
düzenlenmesine ilişkin l40. maddesini sevk etmiştir.
Ancak,
Türkiye’de Yüksek Hâkimler ve Savcılar kurulunun teşekkül biçimi bakımından
itirazlar ve tartışmalar vardır. Burada çoğuna katılmadığımız sözkonusu tartışmalara
girişmek, bu araştırmanın maksat ve çapını aşar.
c) Hâkimlik Mesleği: Yargılama görevinin özelliği
dolayısı ile, bu mesleği yapacak olan kişilerde üstün vasıflar aranır.
Meslekten olmayanların yargılama yapıp yapmamaları konusunda mukayeseli hukukta
değişik çözümler vardır ama Anayasamızca kabul edilmemiştir.
Türkiye’de,
adlî, idarî ve askerî hâkimler vardır. Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, Askerî Hâkimler Kanunu tarafından düzenlenmiş
olan hâkimlik mesleğine kabul edilme ölçütleri, Hâkim ve Savcılar Kanununun
(HSK) 13. maddesinde gösterilmiştir.
Ülkede hâkim
sayısı 1993 yılında 4803 idi.(74)
Adlî ve idarî
hâkim ve savcıların atanması usulü kısaca şöyledir: Önce adaylığa atama
yapılır. Bu atamayı Adalet Bakanlığı yapar (HSK 9). Adaylar stajdan sonra, ad
çekmek suretiyle belirlenerek müşterek kararla atanırlar. Mesleğe girişi ad
çekme suretiyle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapar. Meslekte ilerlemede,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına bağlıdır.
Hâkimlerin
Yer Değiştirmeleri, Hâkimler, Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılır (HSK
35). Geçici yetki verme HSYK Kararı ile olur. Gecikmesi sakıncalı hallerde
Adalet Bakanlığı karar verebilir. Adalet Bakanlığının kararı HSYK ilk
toplantısında onaya sunulur (HSK 47).(75)
Yargı İşlevi: Mahkemeler
85. TÜSİAD’ın 1991
yılında yayınladığı “Türk Toplumunun Değerleri” (76) konulu araştırmasına göre;
kurum ve kuruluşlara halkın duyduğu güven şu suretle dağılmaktadır: Dini
kuruluşlara %39,1; silahlı kuvvetlere %60,7; eğitim sistemine %35,3;
mahkemelere %29,9; basına %15,6; sendikalara %15,8; polise %31,8; meclise
%28,8; memurlara %20,8; büyük şirketlere %11,4; emekli sandığı veya SSK’ya
%32,8; Türk siyasal sistemine %19,3. Bu
tablo incelendiğinde göze çarpan ilk husus en çok güven duyulan kurumun silahlı
kuvvetler olduğu, ondan çok sonra dini kuruluşlar ve onun hemen ardısıra eğitim
sistemi, Emekli Sandığı (veya Sosyal Sigortalar Kurumu), daha sonra da polisin
geldiğidir. Mahkemeler ve parlamentonun daha az güven duyulan kurumlar olmasını
hayli ilginç bir bulgu olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz. Daha da ilginç
olanı basın, sendikalar, büyük şirketler ve memurların, bu sıralamada en alt
sıraları paylaşarak çizdikleri görüntüdür.
Türkiye Genç
İşadamları Derneğinin 1993 yılında yaptırdığı bir araştırmaya göre (77) Genç
İşadamlarının %34,4’ü hâkimlere güvenmemektedir. Hiç güvenmediğini
belirtenlerin oranı %4,9’dur. Hâkimlere güvendiğini belirtenlerin oranı %27,9
dur. Dâvaların uzamasının sorumluluğunun kime ait olduğu yönündeki bir soruya
verilen cevaplar arasında, %93,4’ü adalet sisteminden kaynaklandığı inancını
yansıtmaktadır. Hizmet verimliliğini engelleyen etmenler olarak, kurumsal
altyapıdaki yetersizlikler, fiziki altyapı yetersizlikleri, personel sayısının
azlığı, personelin niteliğinin yetersizliği ve çağdaş olmayan kanunlar
gösterilmiştir.(78) Aslında hakim ve mahkemelere karşı tutumu gösteren bu
araştırmalar da, hakim ve mahkemeler yönünden yansıtılan güvensizliğin
nedenleri sorulmadığından, bunların esasa dayalı görüşler olduğundan
kuşkuluyuz.
Türk Ceza
Adaleti Sisteminde yer alan mahkemeler ve önemleri aşağıda gösterilmiştir:
a) Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları
Yargılaması: Anayasa ve İnsan Hakları Mahkemeleri gittikçe daha fazla önem
kazanmaktadır.
Anayasa
Mahkemesi: Aslında bir normun Anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldüğünde veya
bir mahkemenin uygulaması gereken normu Anayasaya aykırı bulması halinde,
aykırılığı tespitle görevli merci olan Anayasa Mahkemesi, bir ceza mahkemesi
değildir. Ancak Yüce Divan sıfatı ile, özel mahkeme olarak ceza yargılaması
yapma yetkisi vardır.
Anayasa
Mahkemesi onbir asil üyeden ve dört yedek üyeden kuruludur.
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Üye Devletlerin İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine riayet
etmelerini sağlamak amacı ile kurulmuş, devletler üstü bir mahkemedir (İHAS m.
38-56). Üye devletlerden birinin mahkemelerinden verilen kararın veya bir
makamının aldığı tedbirin sözleşmeye aykırı olduğu tesbit edilirse, mağdura
tazminat ödenmesine karar verilir.(79) Türkiye Eylül l989’da Mahkemenin zorunlu
yetkisini kabul etmiştir. Türkiye’nin de kabul ettiği 11. Protokol Mahkeme ve
uygulamasına yeni bir şekil vermiştir.
b) Genel Ceza Mahkemeleri: Ceza yargılamasını
adlîye mahkemeleri yapar. Adlîye mahkemeleri olan esas (ilk derece) ceza
mahkemelerini: l) Genel Ceza Mahkemeleri, 2) Genel Ceza Mahkemelerinin Özel
Yetkili Daireleri ve 3) Ayrı bir mahkeme olarak kurulmuş bulunan Ceza
Mahkemeleri olarak üçe ayırmak mümkündür.
Sulh Ceza
Mahkemeleri: Sulh Ceza Mahkemeleri tek hâkimlidir ve her ilçede sulh ceza
mahkemesi vardır. Bazı bucak merkezlerinde de kurulduğu görülmektedir.
Görevi: Ceza
Kanununun Yürürlüğe Konması Hakkındaki Kanunun (1926-825) 29. maddesine ve
Meşhut Suçların Muhakemesi Kanununa (1936/3005) göre, Belediyece
cezalandırılanlar (TCK 538, 513/1, 157, 559, 577) dışında kalan bütün
kabahatler; TCK’daki cürümlerden, yürürlük K. m. 29/3’de sayılanlar; aslında
asliyelik olan cürümlerden, Yürürlük K. m. 29’da sayılan cürümler Asliye
Teşkilâtı bulunmayan yerlerde Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanır. Ayrıca Türk
Ceza Kanunu dışında kalan özel ceza kanunlarında gösterilen cürümler, sadece
para cezasını gerektiriyorlarsa, sulh ceza mahkemesinde yargılanır. Özel
kanunlarda Sulh Mahkemesi Kanununa tâbi işlere münhasır olmak üzere (m. l5),
Asliye Mahkemesinin çalışmadığı zamanlarda, bu mahkemenin yetkisine giren
işlere Sulh Ceza Mahkemesi bakar.
Asliye Ceza
Mahkemesi: Bir başkan ve iki üye ile kurulmuş iken, Yürürlük Kanununda l927
yılında 952 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle, tek hâkime dönülmüştür;
l969’dan bu yana, tek hâkimlidir. Ayrıca, Avrupa ülkelerinde de tek hâkime
gidiş genel görünümü oluşturmaktadır.
Asliye
Mahkemesi her ilçede vardır ve ceza, hukuk ve ticaret dâvalarına bakar. İş
çokluğu nedeni ile kurulmuş olan daireleri vardır.
Meşhut
suçlarla, Asliye Ceza Mahkemesinin çalışmadığı hallerde, dâvaya Asliye ‘Hukuk’
Mahkemesinde bakılır (3005 sK. m. l5).
Görevi: Bizim
hukukumuzda “asıl yetkili mahkeme” Asliyedir. Sulh Mahkemesinin görevine
girmeyen veya ağır cezalık olarak tanımlanmış olmayan suçlar, Asliye Ceza
Mahkemesinde yargılanır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer alan suçların
muhakemesini, ceza miktarına bakılmaksızın, Asliye Ceza Mahkemesi yapar. Bu suçlar
“acele hallerden” sayılmıştır; Kanun, CMUK 398-423. maddelere atıf yapmaktadır.
Ağır Ceza
Mahkemesi: Bir başkan ve iki üyeden oluşan bu mahkeme, (80) Asliye Mahkemesinin
bir dairesi olarak kurulmuştur. Her ilçede Asliye Mahkemesi teşkilâtı vardır
ama, her ilçede Ağır Ceza Mahkemesi dairesi yoktur. Türk Hukukunda bütün
mahkemeler meslekten hâkimlerden oluşur. (81)
Madde
itibariyle yetkisi Asliye ve Sulh mahkemelerinden yüksek olan ağır ceza
mahkemesinin birden fazla dairesi bulunabilir.
Görevi: Ağır
Ceza Mahkemesi ölüm, ağır hapis, on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren
cürümlere ilişkin dâvalara bakar (m. 42l).(82)
Yargıtay:
Esas Mahkemeleri tarafından verilen hükümlerin hukuka uygunluk açısından
denetlenmesi ve içtihat birliğinin yaratılması amacıyle kurulmuştur.
Yargıtaydan(83), beklenen görevin yerine getirilebilmesi için, kendi içinde iş
bölümü yapılmıştır: Yargıtayda Ceza Daireleri, Başkanlar Kurulu, Ceza Genel
Kurulu ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’ vardır.
1995 yılında
Yargıtay’da birinci başkan, ikinci başkan, 1, cumhuriyet başsavcısı, 1,
cumhuriyet başsavcıvekili, 21 hukuk dairesi başkanı, 11 ceza dairesi başkanı,
201 üye, 85 savcı, 333 tetkik hakimi ve 879 diğer personel görev almıştır.(84)
Türk
Yargıtay’ı, dünyadaki emsaline göre en geniş kadroyu içeren bir kurumdur. Zaman
içerisinde, kararların çabuklaştırılması için, Yargıtaya daireler eklenmiş ve
bu sebeple üye büyük sayıya ulaşmıştır. Bu gelişmenin temel sebebi Türk
Yargıtayı’nın sadece norm kontrolü yapmakla yetinmeyip, davanın maddî cihetlerini
ve bu husustaki takdirleri de kontrol etmesidir. Bu durum istinaf tipi bir ara
“üst mahkemesinin” Türkiye’de mevcut bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Bu
hususa ayrıca öneriler bölümünde değinilecektir.
c) Genel Ceza Mahkemelerinin Özel Yetkili
Daireleri: Modern ve teknik alanda gelişmiş toplumlarda, yaşam şartlarının
gerektirdiği ihtisaslaşmaya ayak uydurulması amacıyla “özel mahkemeler”
kurulması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Genel mahkemelerden ayrı bir özel mahkeme
kurulması belli suçların veya suçluların daha iyi yargılanması için kabul
edilmiştir.(85)
Türk
Hukukunda, genel ceza mahkemelerinin özel yetkili dairesi olarak kurulmuş olan
ihtisas mahkemeleri, basın mahkemeleri, döviz mahkemeleri, banka suçları
mahkemeleri ve trafik mahkemeleridir.(86)
Basın
Mahkemeleri: Basın Kanunu’nun 36 ıncı maddesine göre, Basın Kanununda yazılı
olan veya basın yoluyla işlenmiş bulunan suçlardan, ağır cezalık olanlar, Ağır
Ceza Mahkemelerinde, diğerleri ise Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür. Özel
kanunlardaki hükümler saklıdır. Bir yerde birden fazla Ağır Ceza veya Asliye
Mahkemesi varsa, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hangisinin bu hususta
görevli olacağını belirler. Halen iki numaralı olan mahkeme görevli
kılınmıştır.
Trafik Mahkemesi:
Sulh mahkemesinin dairelerinden biri trafik mahkemesi olarak görevlendirilerek,
Karayolları Trafik Kanunundaki suçlardan hafif hapis cezasına veya hafif para
cezası ile birlikte hafif hapis cezasını ve ‘belgelerin geri alınması ve iptali
cezasını veya işyerinin kapatılması cezasını gerektiren’ suçları
yargılamaktadır (l983/29l8 KTK 112).
Döviz
Mahkemesi: Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu kapsamına giren suçlara ait
dâvalara bakacak mahkemeler Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca tâyin olunur (TPKK
4/1). Belli merkezlerdeki mahkemelerin mevcut dairelerinden biri bu şekilde
görevlendirilmektedir.
Bankacılık
Suçlarına Bakan Mahkeme: 18.6.1999/4389 numaralı Bankalar Kanununun 24 üncü
maddesine göre açılacak olan dâvalar ilgili bankanın merkezinin bulunduğu
yerdeki mahkemelerde 3005 sayılı Kanuna göre görülür. Birden fazla daire varsa,
2 numaralı Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
Kaçakçılık
Mahkemesi: Kaçakçılık suçlarının yargılanması, o yerdeki mahkemelerin birden
fazla dairesi varsa, bir numaralı olanında yapılır. İş sayısı o mahkemenin
bakabileceği azamî miktarı aşarsa, aynı derecedeki sıra sayısı takip eden
mahkemede işe bakılır. Dâva sayısının iş bölümü uyarınca belirlenmiş miktarı
aşmaması halinde, bu mahkemeler diğer dâvalara da bakarlar. (Kaçakçılık Kanunu
Ek m. 4)
Toplu
kaçakçılık dâvalarına ise, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde bakılır.
d) Ayrı bir Mahkeme Olarak Kurulmuş Bulunan Ceza
Mahkemeleri şunlardır:
Yüce Divan:
Ayrı bir kuruluşu olmayan Yüce Divan, Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Anayasa Mahkemesi
Başkanı ve üyeleri ile, Yargıtay, Danıştay, Yüksek Askerî İdare Mahkemesi,
Yüksek Hâkimler Kurulu ve Sayıştay Başkan ve Üyelerinin görev suçlarını
yargılar (AY 148/3). Anayasa Mahkemesi, yukarıda sayılan kişileri yargılarken,
Yüce Divan adını alır.
Siyasî
partilerin kapatılmasını gerektiren suçlar da Yüce Divanın yargılama
kapsamındadır.
Uyuşmazlık
Mahkemesi: Adlî, idarî ve askerî mahkemeler arasındaki görev ve hüküm
uyuşmazlıklarını çözen bir mercidir.
İcra Tetkik
Mercii; icra suçlarında yargılama makamıdır (İİK 348).
Danıştay:
Danıştay memurin muhakematında sonsoruşturma açılması hususunda karar
vermektedir (DK 43). Diğer taraftan, vergi mahkemelerinden verilen kararlara
karşı açılan temyiz dâvalarında da yetkilidir. Danıştayın ikinci dairesi,
4.12.1999/4483 numaralı Memurların Yargılanması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin
(e), (f), (g) ve (h) bentlerinde sayılanlar hakkında soruşturma izni
verilmesine veya verilmemesine karara karşı yapılan itirazları incelemektedir
(1999/4483 m. 9).
Vergi Mahkemeleri:
Vergi resim ve harçlarla ilgili cezalar ile uyuşmazlıkları yargılar (BİİVMK 6).
Askerî
Mahkemeler: Anayasanın 145. maddesine göre, askerî yargı, askerî mahkemeler ve
disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Barıştaki askerî mahkemelerin kuruluşu
Askerî Mahkemeler Kanunu ile düzenlenmiştir. Ayrıca sıkıyönetim ilan edilen
bölgelerde kurulan askeri mahkemelerinin de verdiği hükümler, bu husustaki
kanunun 156. maddesine göre Askerî Yargıtay, son inceleme merciidir. Ayrıca
asker kişilerin kanunla gösterilen belli dâvalarına ilk ve son derece mahkemesi
olarak bakar.
Devlet
Güvenlik Mahkemesi: Anayasanın 143. maddesine göre, Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasa’da
belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya devletin iç dış
güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri
kurulmuştur; Yargı çevresine giren bölgelerde sıkıyönetim ilân edilmesi
halinde, sıkıyönetim askerî mahkemesine dönüştürülebilirler. 1992 yılında görev
alanları önemli şekilde daraltılmıştır.
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin yasal kadrosu 128 dir. Her mahkeme yanında bir savcı ve
yeteri kadar savcı yardımcısı bulunur. Atamalar dört yıl sürelidir. Başkan, bir
asil ve bir yedek üye ile savcı birinci sınıfa ayrılmış adlî hâkim ve savcılar
arasından, diğer bir asil ve bir yedek üye de birinci sınıfa ayrılmış askeri
hâkimler arasından atanmakta idi. Anayasada yapılan değişikle, askeri
hâkimlerin yerini sivil hâkimler almış bulunmaktadır. Bu mahkemenin verdiği
kararların temyiz mercii Yargıtay’dır.
Çocuk
Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun: 1979
yılında yürürlüğe giren Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunu ile tesisi öngörülen mahkemeler tam olarak kurulamamıştır.
Halen bazı büyük şehirlerde Çocuk Mahkemeleri vardır.
Hâkim ve Savcıda İnsan Unsuru
86. Adalet Bakanlığı,
Personel Genel Müdürlüğü (taşra) kadro durumunu gösteren listeye göre (87)
6.2.1996 tarihi itibariyle Adalet teşkilatı içerisinde 24.158 personel görev
yapmaktadır. Bu sayı yazı işleri müdürleri, icra müdürleri, sosyal çalışmacı,
ambar memuru, emanet memuru, tebligat memuru, zabıt katibi, istatistikçi ve
mübaşirleri de kapsayan toplam personeli ifade etmektedir. Ceza mahkemelerinde
bunlardan kaçının çalıştığı hususunda ayrıca bir döküm yapılmamıştır.
Adalet
Bakanlığından 1 Mart 1996 tarihinde alınan bilgilere göre 7.2.1996 (88) tarihi
itibariyle Türkiye genelinde hâkim ve savcı yasal kadro sayısı 9408 dir. Fiili
kadro sayısı 4762 olup, açık kadro sayısı 1946’dır.
Kadroların
dağılımı şöyledir: Adlî yargıda yasal kadro, 7654 dür. Bunların 3853’ü hâkim
2434’ü savcı olarak görev yapmaktadırlar. Toplam sayı 6288’dir. Adlî yargıda
açık kadro sayısı 1369’dur.
Anayasa
Mahkemesi Raportörlüğü: Yasal kadrosu 11, çalışan sayısı 7 olup, açık kadro
sayısı 4 tür.
Hâkim ve
savcı adayları eğitim merkezi: Yasal kadrosu 2, çalışan sayısı 3 olup 1 adet
yasal kadro noksanı vardır. Bakanlık Merkez Teşkilâtı yasal kadrosu 278,
çalışan sayısı 220, açık kadrosu 58 ‘dir.
İdari Yargı:
Yasal kadrosu 905, çalışan sayısı 420, açık kadrosu 485’dir.
Ceza Mahkemelerinin İş Yükü
87. a) Genel Usulde Açılan Kamu Davaları: 1.1.1992 -
31.12.1992 tarihleri arasında Türkiye genelinde ceza mahkemelerinde toplam
1.575.478 dava açılmıştır. Bunun 1.006.790 yeni açılan davalardır. Geçen yıldan
kalan dava sayısı 541.247 dir. Bozularak gelen dava sayısı ise, 27.411 dir.
1.1.1994 -
31.12.1994 tarihleri arasında Türkiye genelinde ceza mahkemelerinde açılan
toplam dava 1.575.478 olarak gözükmektedir. Bu sayılar 1992 yılına ait
rakamların aynıdır. 2 yıl ara ile, nüfustaki artışa rağmen sayıların aynı
olarak ifade edilmesi, akla hata ihtimalini getirmektedir.
Ağır ceza
mahkemelerine gelen dava sayısı 1986 da 30.577; 1987’de 28.977; 1988’de 33.309,
1990’da 27.096; 1991’de 27.633 ve 1992’de 29.068 olmuştur.
1993 yılına
ait rakamlar şöyledir. 1.1.1993 - 31.12.1993 tarihleri arasında ceza
mahkemelerinin toplam iş yükü 1.654.030 dur. Bunların 532.509’u geçen yıldan
kalmıştır. 1.096.981 adedi yeni gelen davadır. 24.540 dava ise bozularak
gelmiştir.(89)
1995 yılında
ceza mahkemelerinin toplam iş yükü 2.500.785’tir. Bunların 967.926’ sı bir
önceki yıldan kalmıştır. 1.490.408 adedi yeni gelen davadır. 42.451 dava ise
bozularak gelmiştir.(90) Görüldüğü gibi 1993 ile 1995 yılı iş hacmi arasında
önemli bir artış sözkonusudur.
b) Memurin Muhakematı Çerçevesınde Açılan Kamu
Davaları: Memurin Muhakematına tabi olmakla Danıştay ikinci dairesi görev
kapsamına giren suçlardan 1993 yılında, Danıştay ikinci dairesinde karara
bağlanan dosya adedi 3919’dur. Bunların 1871’inde yargılamaya gerek olmadığına
(91), 934 ‘ünde yargılamanın gerekliliğine, 44 olayda yetkisizlik, 138 olayda
görevsizlik, 221 olayda karar verilmesine yer olmadığına, 513 olayda dosyanın
geri çevrilmesine, 13 olayda durma, 92 olayda zamanaşımı nedeniyle düşme, 20
olayda ölüm nedeniyle düşme kararı verilmiştir.
c) Hükümlerin Dağılımı: 1.1.1992- 31.12.1992
döneminde Esas mahkemelerince verdiği hükümlerin dağılımı şöyledir. Toplam
1.575.478 davada 158.987 beraat; 514.620 mahkûmiyet; 24.426 görevsizlik,
yetkisizlik. 20.223 birleştirme, 201.050 davanın düşmesi ve 123.662 TCK 119
uyarınca davanın ortadan kaldırılması kararı verilmiştir. (92)
Türkiye
Genelinde 1993 yılında ceza mahkemelerinde karara bağlanan dâvalarda verilen
karar türlerinin oranları şöyledir: Mahkûmiyet kararı %49,2, beraat kararı %14,3,
TCK 119 uyarınca dâvanın ortadan kaldırılması %13,2, Dâvanın düşmesi %19,
yetkisizlik %0,6, görevsizlik %1,5, birleştirme %2,2.
Sayı olarak
ifade edildiğinde 1993 yılında il ve ilçe ağır ceza mahkemelerinde toplam 31111
dâva görülmüş, bunların 9345’inde beraat kararı, 7850’sinde hürriyeti bağlayıcı
cezaya mahkûmiyet, 1854 para cezası, 2591’inde hürriyeti bağlayıcı ceza ve para
cezasına hükmedilmiş, 2851 dosyada ceza ertelenmiş, 1841 dosyada ise diğer
tedbirlere hükmedilmiştir. Düşme kararı 870, görevsizlik kararı 1569,
birleştirme kararı 1477 ve yetkisizlik kararı 750’dir. (93)
Asliye ceza
mahkemelerinde 1993 yılında toplam 340188 hüküm verilmiş, bunların 100486’sında
beraat, 24248’inde hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûmiyet, 69729’unda para
cezası, 15148’inde hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezasına hükmedilmiş, 47779
dosyada ceza ertelenmiş, 10361 dosyada diğer tedbirlere hükmedilmiştir. 11541
dosyada TCK 119 uyarınca dâvanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, 3292
olayda yetkisizlik, 7607 olayda görevsizlik, 14497 dâvada birleştirme ve 35500
olayda ise dâvanın düşmesine karar verilmiştir.
Sulh ceza
mahkemelerinde 1993 yılı içerisinde 379030 hüküm verilmiş, bunların 33353’ü
beraat, 5032 ise hürriyeti bağlayıcı cezayı kapsamış, 132503 olayda para cezasına
mahkûmiyet, 14669 dosyada hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezasına mahkûmiyet
kararı verilmiş, 36978 dâvada ceza ertelenmiş, 13042 dosyada ise diğer
tedbirlere hükmedilmiştir. TCK 119 uyarınca önödeme uygulanan dosya sayısı
112113’dür. 1620 olayda yetkisizlik kararı, 6878 olayda görevsizlik, 7063
olayda birleştirme, 15779 olayda da dâvanın düşmesine karar verilmiştir. İcra
tetkik mercilerinde 308943 hüküm verilmiş ve bunların sadece 9310’unda beraat
verilirken 135831’inde hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmiş, para cezasına
mahkûmiyet sadece 449 olarak görülmüş, hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezası
1672 olmuştur. Erteleme 7 adet, diğer tedbirler 3953’dür. Hürriyeti bağlayıcı
cezaya mahkûmiyet olayının en yüksek olduğu mahkeme icra tetkik merci olduğu
gibi dâvanın düşmesi kararı da en çok bu mahkemede verilmektedir: 152704.(94)
d) Yargıtay C. Başsavcılığının İş Yükü: 1986
yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 105.772 iş gelmiştir. Bunların
103.127’si aynı yıl çözülmüş 35.784 adedi ise ertesi yıla kalmıştır. 1986
yılında ortalama bekleme süresi 119 gün olarak belirlenmiştir.
1992 yılında
gelen iş sayısı 146.289 dur. Aynı yıl çözülen dava sayısı 112.438 olup, 33.851
adedi ertesi yıla kalmıştır. Ortalama bekleme süresi 124 gündür.
1994 yılında
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 148.093 adet iş gelmiştir. Ortalama bekleme
süresi 98 gündür.(95)
e) Yargıtaydaki Davalar: Yargıtay ceza
dairelerinde 1993 yılı içinde toplam 116.718 dava görülmüştür. Bunların
102.735’i 1993 yılı içinde gelmiş, 13.983’ü geçen yıldan devrolmuştur.
Yargıtayın verdiği hüküm sayısı 1993 yılı içerisinde 103.057’dir. Bunların
28.346’sı bozma, 60.012 ‘si onama, 1612 ‘si ise bir bölümünde onama, bir
bölümünde bozma kararıdır. 4472 davada zamanaşımı, 711 olayda da af nedenleriyle
düşme kararları verilmiştir.
Yargıtay ceza
dairelerinde 1993 yılında açılan dava sayısı 116.718’dir. Aynı yıl karara
bağlanan toplam dava sayısı 103.057 olup, 13.661’i ertesi yıla
devredilmiştir.(96) Ceza Genel Kurulu’na 1993 yılında gelen iş adedi 387’dir.
Aynı yıl karara bağlanan dava sayısı 354, ertesi yıla devredilenler ise 33
dür.(97)
Yargıtay ceza
dairelerinde 1993 yılı içinde toplam 116.718 dâva görülmüştür. Bunların
102.735’i 1993 yılı içinde gelmiş, 13.983’ü geçen yıldan devrolmuştur. Yargıtay’ın
verdiği hüküm adedi 1993 yılı içerisinde 103.057’dir. Bunların 28346 adedi
bozma, 60.012 adedi onama, 1612 adedi ise bir bölümünde onama, bir bölümünde
bozma kararıdır. 4472 dâvada zamanaşımı nedeniyle düşme, 711 olayda da af
nedeniyle düşme kararı verilmiştir. Ceza genel kuruluna 1993 yılında gelen iş
sayısı 387’dir. Aynı yıl karara bağlanan dâva sayısı 354, ertesi yıla
devredilenler ise 33 dür. (98)
Böylece bozma
kararı oranı: Ceza dairelerinin verdikleri kararlar arasında bozma %33 ile 47
arasında değişmektedir. 1986 yılında 28 bin 953 bozma kararı (%36,6 vardır)
1994 yılında da 38.554 bozma kararı olduğu (%36,7) görülmektedir.
Ceza Genel
Kurulunun bozma oranı daha yüksektir. 1986 yılında 353 olan bozma kararı
(%69,9) 1994 yılında %76,9’a çıkmıştır.(99)
Yargıtay
giderek artan iş yükü altındadır. 1948 yılında Yargıtayda açılan dâvaların
sayısı 100.000’i geçmiş iken, 1962 yılında Yargıtay 210.000 civarında karar
vermiş ve 30.000’e yakın dosyayı ertesi yıla devretmiştir. Ceza Mahkemelerinden
verilen kararlardan, 1969 yılı içinde 62.037 si hakkında temyize
başvurulmuştur. Bu hükümlerin 3.882’si Ağır Ceza Mahkemelerinden, 22.236’sı
Asliye Ceza Mahkemelerinden ve 35.735’i de Sulh Ceza Mahkemelerinden
verilmişdir.(100)
1977
rakamları ise şöyledir: Gelen iş sayısı, Hukuk Ceza Daireleri toplamı
253.873’tür. Bunlardan 26.638 dosya ertesi yıla devredilmiştir. Bu durumda her
daireye günde 90 dosya düşmektedir. (101) Almanya’daki rakkamlara baktığımızda,
1971’de Federal Yargıtay’da açılan temyiz dâvası sayısının 3668, istinaf
mahkemelerinde açılan dâva sayısının ise 51.796, 1972’de temyiz dâvasının
3.648, istinaf dâvası sayısının 55.887 ve 1973 yılında temyizin 3825, istinafın
56.380 olduğunu görmekteyiz.(102)
f) Yargıtayda Dava Süresi: Yargıtay’da ortalama
dava süreleri Adalet Bakanlığı tarafından 1987 - 1994 yılları arasında
hesaplanmıştır. Buna göre Ceza Genel Kurulu 1987 yılında ortalama 69 günde
davayı sonuçlandırırken 1992 yılında bu süre 74 güne çıkmış ve 1994 yılında
tekrar 68 güne inmiştir.
1994 yılı
itibariyle genel olarak Yargıtay’da 36 gün içinde davanın sonuçlandırıldığı
belirlenmiştir. En uzun süre 4. Ceza Dairesindedir (59 gün) En kısa süre ise 6.
Ceza Dairesindedir. 5. Ceza Dairesinde 1987 yılında 199 gün olan ortalama dava
görme süresi 1993 te 47 güne düşmüştür. Rakamları değerlendirirken, bunların
ortalama (mean) sayılar olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu husustaki görüşümüz
için, bu eserin girişine bakınız. Dosyalar üzerinden yaptığımız tespitler
Yargıtay’daki dava süresinin 209 gün olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır (F.12
nolu tabloya bakınız). Bununla birlikte ağır cezalık suçlarda 142 gün, asliye
cezalık suçlarda 93 gün, sulh ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda 56 gün
gibi süreler belirlenirken çek suçlarında sürenin 266 gün, edeb törelerine
karşı (umumi adap aleyhine) suçlarda ise 209 gün olduğu tarafımızdan tespit
olunmuştur.
Yargıtay’da
inceleme süresini mümkün olduğu kadar azaltmak ve dosyanın bekleme süresini
keza indirmek hususunda son yıllarda büyük bir gayret gözlemleniyor; elbetteki
takdire şayandır. Ancak, bu eserin birinci kısmında vurgulayarak belirttiğimiz
gibi, adalet hiç bir suretle sürate feda edilmemeli ve sürat uğruna, kanuna
rağmen inceleme yollarına gidilmemelidir.
g) Yazılı Emir: 1994 yılı itibariyle 3550 adet
yazılı emir gelmiştir. Bunların 1160’ının bozulduğu belirlenmiştir.
1995 yılında
gelen yazılı emir sayısı 3192 dir. Yargıtay tarafından bozulan karar ise 984
tür.(103)
h) Başsavcının itirazı: 1995 yılı itibariyle cumhuriyet
başsavcılığınca 55 dosyaya itiraz edilmiştir. 25 i kabul edilmiş 25’i
reddedilmiş 5’inde ise esasa karar verilmiştir.(104) Bu eserin birinci kısmında
belirtildiği üzere, kanunyoluna başvuruda başarısızlık önemli bir gecikme
sebebidir. Mevzuat kanunyoluna başvuruda esaslı kayıtlar koymalıdır.
i) Karar Düzeltme: (Tahsihi karar) 1995 yılı
itibariyle cumhuriyet başsavcıları 133 dosyada düzeltme talebinde
bulunmuşlardır. Bunların 110’u kabul edilmiş 10’u reddedilmiştir. Diğerleri
Dairededir.(105)
Savunma Makamı
88. Savunma Makamı
muhakemenin esaslı aktörlerden biridir. 1993 yılında Baro bulunan illerde
Baroya kayıtlı bulunan avukat ve dava vekili sayısı toplam 32.975’dir. Türkiye
genelinde 9033 kadın avukat vardır. 11.122 avukat ile İstanbul birinci sırayı
işgal etmektedir.(106)
Amerika
Birleşik Devletlerinde 100.000 kişi başına düşen avukat sayısı 312, Almanya’da
190,1 iken Türkiye’de 42,1’dir.(107)
Cezaevleri
89. Cezanın infazı
ayrıca incelenmesi gerekli ve Türkiye şartları içinde değerlendirilmesi zorunlu
bir konudur. Bu araştırmanın
çevresi dışında tutulmuştur.
**NOT: Bu bölümdeki yazı Sayın Prof.Dr. Feridun YENİSEY
hocamız tarafından kaynak olarak sağlanmıştır. Kaynak katkılarından dolayı kendilerine
çok teşekkür ederiz. Sayın Prof.Dr. Feridun YENİSEY hocamıza “ www.feridunyenisey.com ” adresinden ulaşabilirsiniz.
© www.kriminoloji.com 2002
Sitemize www.kriminoloji.com, hukukcu.net, hukukcu.org veya
turkhukuk.net, turkhukuk.org adreslerinden ulaşabilirsiniz.